Sevgili Vatandaşlarım,
Aziz Bitlisliler,
Biz sizinle gurur duyuyoruz, bütün Türkiye, hepimiz sizlerle gurur duyuyor. Aslında hepimiz birbirimizin başarısıyla, birbirimizin güzelliğiyle gurur duyuyoruz.
Sevgili vatandaşlarım, çok aziz Bitlisliler, değerli konuklar; bugün, Anadolu'yu bize yurt yapan, vatan yapan, Alpaslan'ın buralardan geçerek bu toprakları ebedi olarak bizlere vatan yaptığı ve Anadolu'nun kapısı sayılan bu topraklarda, Bitlis'teyiz. Büyük bir gurur duyuyorum sizlerle beraber olmaktan, büyük bir memnuniyet duyuyorum sizlerle beraber olmaktan.
Bugün değerli Milli Eğitim Bakanımız, Kültür Bakanımız ve diğer benimle beraber birçok sevdiğiniz hemşehrileriniz ve devletimizin değerli yöneticileri, hep beraber Bitlis'e geldik. Bitlis'e en son 2002 yılında gelmiştim. İnanın ki girişte Bitlis'i hiç tanıyamadım. Çok değişmiş, çok güzelleşmiş. Çok daha iyi olacak ve çok daha güzelleşecek. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, herkesi tebrik ediyorum. Ayrıca hepinize ayrı ayrı, tek tek sevgilerimi, muhabbetlerimi sunuyorum. Burada olmayan bütün diğer vatandaşlarımıza da selamlarımı ve en iyi dileklerimi taşımanızı, iletmenizi arzu ediyorum.
Bugün burada bulunuşumuzun sebebi, bu merasimler; Bitlis'in kurtuluş yıldönümüyle ilgili. Neredeyse 100 sene geçti, 93 sene geçti. Tabii ki memleketimizin değerini, kıymetini bilmek ve aynı zamanda da kardeşliğimizi, dostluğumuzu, hemşehriliklerimizi pekiştirmek için bugünler en güzel şekilde kutlanıyor ve bugünler bu duyguları pekiştirmek için bir vesile oluyor.
Yoksa 100 yıl önce buralarda çok olaylar oldu, buralar çok da zulüm çekti. Bunu en iyi şekilde sizin "Beş Minare" türküsü anlatıyor. Gelip baktıklarında sadece 5 tane minare ayakta kalmış, yüzlerce minareden. Yani ne kadar eziyet, ne kadar zulüm, ne kadar yakılmış, yıkılmış. Ama artık onlar çok geride kaldı.
Şimdi artık konuşacağımız şey; memleketimizi, şehirlerimizi nasıl daha kalkındırırız, geliştiririz, nasıl daha güzelleştiririz, nasıl daha çocuklarımıza güzel gelecek hazırlarız, nasıl olur da en güzel okulları Bitlis'e taşırız, en güzel hastaneler, doktorlar Bitlis'te olur, insan onuruna yakışır şekilde güzel bir hayat yaşamak mümkün olur.
Sözlerimin başında söylediğim gibi; Bitlis'te çok değişiklikler gördüm ve bunların hepsi güzel istikamette yapılmış şeyler. Bu yol, şehre giriş yolu; ne kadar güzel, muhteşem olmuş. Şehrin bu giriş yolunun sağındaki, solundaki okullar; eskiden buralarda çok az okul vardı. Meslek Liseleri, Anadolu Meslek Liseleri, bunlar yoktu.
Bugün ne mutlu ki Bitlis'in üniversitesi var; onun temelini atacağız, onun açılışını yapacağız; işte gelinen nokta bu. Bitlis'e girerken, yanımda Vali Bey'e sordum "Bu bina nedir, bu bina nedir?" diye ve büyük bir memnuniyetle yine gördüm ki, bu şehirde yetişmiş, doğmuş, büyümüş, kendini ispatlamış, artık bu şehre sığmaz olmuş, Türkiye'nin büyük şehirlerine gitmiş hemşehrileriniz, oralarda çok daha büyümüşler. Türkiye'nin bilinen büyük iş adamları, iftihar edilen, hepimizin, herkesin gurur duyduğu büyük şirketler, firmalar kurmuşlar ama, şehirlerini, memleketlerini, hemşehrilerini unutmamışlar ve buralara okullar yapmışlar, spor tesisleri yapmışlar, hastaneler yapmışlar. Siz de tabii bunlarla hep gurur duyacaksınız. Siz de şüphesiz ki onları hep takdir edeceksiniz.
Değerli Vatandaşlarım,
Memleketimizin her bir yanı güzeldir, her bir yanında tarih vardır. Zannetmeyin ki sadece Bitlis'in kurtuluşu var. Bitlis'in kurtuluşunda Büyük Atatürk gelmiş ve burayı kurtarmış ve tabii ki o mücadelelerde birçok şehitler verilmiş, gaziler verilmiş. Bakın taa Çanakkale'den, taa Edirne'den ikinci ordu gelip buraları kurtarıyor. Yani buradaki şehitler sadece Bitlisli değil. Buradaki şehitler Çanakkale'den de, İzmir'den de, İstanbul'dan da, Edirne'den de; her yerden var. Bitlis'in de şehitleri, Türkiye'nin her bir köşesinde var. Sadece Türkiye'nin değil; bugün Türkiye sınırlarının dışında kalmış birçok yine şehitliklerimizde -gittiğimde görürüm, gezerim, bakarım- Bitlis'ten gitmiş, Diyarbakır'dan gitmiş, Edirne'den gitmiş, Kayseri'den, Sivas'tan, Adana'dan gitmiş şehitlerimiz var.
Bununla şunu söylemek istiyorum: Türkiye'nin dört bir yanı hepimizindir, dört bir yanı da güzeldir, her tarafın kıymetini bilmemiz gerekir. Her tarafın tarihi çok kadimdir. İşte şöyle baktığımda açık bir müzede konuşuyor gibiyim şimdi. Bunlar hep Selçuklulardan kalma çok büyük eserler.
Bugün kısmet olursa öğleden sonra Ahlat'a gideceğiz, mümkün olsa diğer başka kazalarımıza -inşallah ileride gideceğim- hep gitmek isterdim. Buralardan kimler gelmiş kimler geçmiştir. Ne büyük komutanlar gelmiş, ne büyük alim, fazıl insanlar gelmiş, bu okullardan, medreselerden ne büyük insanlık hayrına çalışan, uğraşan, güzel şeyleri öğreten insanlar yetişmiş.
Bir zamanlar buraların nüfusu çok çok daha büyük olmuş, tarihçiler söylüyor. Sadece Ahlat'ın nüfusu 300 bin civarında olmuş. Bildiğim kadarıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun 17 vilayetinden birisi de burasıydı, Bitlis'ti.
Buralar bu kadar kadim şehirler, tarih dolu, kültür dolu, anlam, mana dolu. Bugün de bunlara sahip çıkmamız lazım. Nasıl sahip çıkacağız? Kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi pekiştirerek.
Tabii ki herkes hür düşünce içerisinde düşüncelerini söyleyebilir, farklı farklı fikirleri ileri sürebilir, ülkemizi, memleketimizi daha ileri götürmek için fikirleri yarıştırabilir. Demokratik bir ülkede, özgür bir ülkede bunlar rahatlıkla konuşulabilir. Ama bunların asla ayrılık gibi, bunların asla tefrika gibi ve bunların asla bir çatışma gibi olmaması gerekir.
Zaman zaman maalesef sıkıntılar, yanlışlar olmuştur ama, bütün bunların bitmesi gerekir. Birbirimizden farkımız yoktur. Herkes birbirine saygı gösterecek. Saygı gösterince sevgi gösterecek, herkes birbirini şefkatle kucaklayacak ve o zaman göreceksiniz ki varsa ayrılık, varsa farklılık; bunların hepsi zenginliktir.
Onun için inşallah hep beraber yeni bir dönemi, yeni bir anlayışı tekrar atalarımız nasıl hakim kıldıysa bizler de hakim kılacağız. Ve enerjimizi, gücümüzü memleketimizin, şehirlerimizin, kazalarımızın, köylerimizin daha da gelişmesine harcayacağız.
Bu küçük çocuklarımıza daha güzel gelecek inşa etmek için uğraşacağız; bunun için uğraşacağız. Onun için değerli kardeşlerim, aziz vatandaşlarım; hepimizin şöyle bir kendimize gelmesi gerekir. Varsa yanlışlardan kurtulmamız ve tekrar birlik, beraberlik ve vatan sevgisi için, çocuklarımızın sevgisi için, milletimizin geleceği için elbirliği içinde, kol kola çok daha fazla çalışmamız gerekir. Bu olunca güzel şeyler çıkıyor.
İnanıyorum ki, bir daha geldiğimde Bitlis'i çok daha farklı bulacağım. Gelirken Muş Havaalanı'nda indik malum, buraya gelirken. Tamamlanmakta olan güzel yolu gördüm, bundan da çok memnun oldum.
Norşin'de büyük bir kalabalığı gördüm. İndim, insanlarla tokalaştım, konuştum, sevgiyi gördüm. Bütün bu memleketin fertleri ayrı ayrı herkes, bizim en sevgili, en kıymetli, en saygıdeğer vatandaşımızdır. Hiç kimsenin birbirinden üstünlüğü yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes birbirine eşittir.
Noksanlıklar, eksiklikler tabii ki var. Bunlar olmasaydı her şey dört dörtlük olurdu. 5 sene önce bu yollar daha güzel yapılmış olurdu, 10 sene 20 sene önce olurdu. Noksanlıklarımız çok ama, bu noksanlıkların her alanda iyi niyetle, gayretle ve yapıcı bir yaklaşımla çözüleceğine inanıyorum.
Ben sizleri Cumhurbaşkanınız olarak bir kez daha sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Ve inşallah bir daha buluşma arzusuyla şimdi buradan ayrılıyorum ama, bugün güzel hizmetlerin açılışına da hep beraber şahit olacağız. Onlarla da ayrıca gururlanıyorum.
Emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Hepinize başarılar diliyorum. Sağolun, var olun.