Değerli Misafirler,
Kıymetli İş Adamları,
Kayseri Sanayi Odası tarafından düzenlenen Sanayi Gecesi'ne katılmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Bir insan doğduğu yere gittiğinde, güzellikler gördüğünde bundan daima mutluluk duyar, heyecan duyar; bunların ikisini de bugün burada yaşıyorum. Kayseri'ye birkaç güzel faaliyet için geldim; bugün ve yarın. Bugün, Kayseri'nin daha yeşil olması için Çevre ve Orman Bakanlığımızın tertiplediği bazı güzel faaliyetleri başlattık, şimdi sizlerle beraberiz, yarın üniversitelerimizin açılışında bulunacağım ve yarın akşam yine burada sizler gibi çok değerli hemşerilerimizle -belki çoğunuz yine olacaksınız- beraber olacağız. Bütün bunlar aslında çok gurur verici çalışmalar ve faaliyetler. Bunlara şahit olmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum.
Aslında burada çok değerli başka iş adamlarımızı da görüyorum. Onlarla son günlerde sık sık bir araya geliyoruz; bazen Türkiye içinde, bazen Türkiye dışında. İki gün önce Paris'te beraberdik, Türk iş dünyasını temsil eden buradaki çok değerli işadamlarımızla. Orada da Türkiye'yi konuşurken, Türk ekonomisinin gücünü konuşurken ve Türk ekonomisini bütün dünyaya tanıtırken gerçekten daima gurur duyarak ve kendime güvenerek hep konuştum. Bugün de aynı anlayış içerisindeyim. Sizler iş adamısınız, sanayicisiniz, eliniz taşın altında. Dolayısıyla siz her şeyi daha iyi biliyorsunuz. Sıkıntılar varsa onları da, gelecek çok büyük imkânlar size sunuyorsa, onu da çok iyi biliyorsunuz.
Bütün dünyayla birlikte Türkiye de son yıl içerisinde bir sıkıntı, ekonomik sıkıntı içerisine tabii ki girdi. Dünyadaki global, ekonomik, finans krizi Amerika'yı, Avrupa'yı nasıl sarstıysa, onların yansımaları Türkiye'ye de ulaştı ve nihayet tabii ki Kayseri'ye de geldi. Biraz önce Sanayi Odası Başkanı Mustafa Bey'e "İlk 500'e Türkiye'den, Kayseri'den kaç firma girdi?" dediğimde, "14" dedi. Bildiğim kadarıyla geçen sene 16'ydı. Tabii ki Türkiye bütün bu olumsuzluklardan etkilenirken şehirler de etkilendi. Bu sene yüzde beş civarında küçüldük. Ama memnuniyet verici olan bir şey şu ki: Önümüzdeki yıl Türkiye'nin yüzde dört civarında tekrar büyümeyi yakalayacağının ve Avrupa'da en hızlı büyüyen ülke olacağının bütün Avrupa kurumları tarafından tespit edilmesi ve ilan edilmesi. Bununla şunu söylemek istiyorum: Bugünlerde belki sıkıntılı bir dönemden geçiyorsunuz, geçtiniz ama, tekrar önümüzdeki yıllarda çok büyük imkânlar olacak, ve yine sizler hepiniz çok büyük harikalar yaratacaksınız.
Türk ekonomisi 1 trilyon dolarlık gayrisafi milli hâsılaya, harcama paritesine ulaşmış bir ülke. Bunun gücünü Türk iş adamları oluşturdu. Her toplantıda, her yerde bunu ifade ederim. Bu salonda da, daha önce sizlerle yaptığım konuşmalarda hep ifade ettim. Türk ekonomisinin dinamosu, gücü, esas onun önderleri sizlersiniz; yani müteşebbislerdir, yani işadamlarıdır, yani üreticilerdir, ticaret erbabıdır. Bunların sayısının Kayseri'de çok olması tabii ki bir şehir için büyük bir gurur kaynağıdır. Sizin başarılarınızı eğer biraz önce değerli konuşmacılar, Sayın Bakan burada bir kez daha tekrarladıysa, bunların hepsi geçerli olan tekrarlardır, doğrudur. Yalnız şunu ifade etmek isterim: Kayseri ekonomisini yakından takip ediyorum, sanayiyi de yakından takip ediyorum, geldiğimde organize sanayi bölgesine sık sık gidiyorum. Burada güzel faaliyetler tabii ki oluyor. Geçen hafta içerisinde Ticaret Odası'nın önderliğinde Kayseri'nin geleneksel ürünlerini tanıttınız. Bunların hepsi çok iyi ama, Kayseri sanayinin daha yüksek teknolojiye, daha hi-tech dediğimiz sahalara gitmesi gerektiğine inanıyorum. Bunu daha önceki yıllarda hep tekrarlardım. İkinci bir noksan gördüğüm nokta da, dış ortaklıklar, yabancı sermayeyle beraberlikler, bunlarda da biraz noksanlık görüyorum. Bu açıdan da dışa ne kadar çok açılırsanız, ne kadar çok uluslararası firmalarla ortaklık gerçekleştirirseniz, işbirliği gerçekleştirirseniz, bu, Kayseri ekonomisini ve sanayiini ve sizleri tabii ki çok daha güçlü hale getirecektir. Bu açıdan biraz gayret sarf etmek gerekir.
İşler iyi gidiyor ve mevcut işletmelerimizi iyi yönetiyoruz ve iyi kazanıyoruz diye durmamak gerekir. Dışarıyla daha çok ilgilenmek gerekir. Dışarının bilgilerini Türkiye'ye, Kayseri'ye çok daha hızlı aktarmak gerektiğine inanıyorum. Bunu zaman zaman sizlerle paylaşırım. Bu vesileyle bir kez daha bu düşüncemi siz değerli iş adamlarına, sanayicilere aktarmayı doğrusu bir görev bildim.
Kayseri tabii aynı zamanda bir üniversite şehri oldu. Bir devlet üniversitesinin yanında iki vakıf üniversitesi var. Ümit ederiz ki ikinci bir devlet üniversitesi de yakında gelir. Bütün bunlar, bu şehrin havasını çok değiştiriyor. Bugün havaalanında uçaktan indikten sonra Erciyes'in eteklerine gidene kadar, belki de memleket hasretindendir, bilmiyorum ama, her şeyi gerçekten çok güzel gözüktü, her şeyinden ayrı bir keyif aldım.
Bu güzellikler diğer şehirlerimize de yavaş yavaş yayılıyor. Türkiye çok gelişiyor. Türkiye'nin 10, 20, 30 senesi öncesiyle bugün çok farklı. İki gün önce Paris'te Fransa Devlet Başkanı Sarkozy ile yaptığımız görüşmelerde bana "Türkiye'yi çok gezdiğini ve Türkiye'yi iyi bildiğini, İstanbul'u hatta Anadolu'yu bildiğini; Göreme'yi, Kapadokya'yı, işte buraları gezdiğini" söyledi. Ve oraların tarihî, tabii güzelliklerini çok iyi bildiğini anlatırken aslında ben fark ettim; Türkiye'nin o yıllarını biraz hatırlatır gibiydi bana. Çünkü 70'li yıllardı herhalde; yani o yıllarda, çok eskiden geldiğini biliyorum. Gerçekten o yıllarda şöyle düşündüğümüzde at arabaları, el arabaları, sokaklarda satıcılar, dükkânlarımızdaki mal çeşitleri; bunlar çok farklıydı. Yani 20 sene önce, 15 sene önce bir düşünün; Kayseri'de bile çarşılar, alışveriş merkezleri; şöyle bir gözünüzün önüne getirin. İstanbul'u 20 sene öncesi, Ankara'yı 20 sene öncesine, 15 sene önceki halini gözünüzün önüne getirin, bir de bugün bakın. İnanılmaz bir tabii değişim yaşadı Türkiye. Paris'e giderken 3 gün önce İstanbul'da CeBIT Fuarı'nın açılışını yaptım. Oradaki konuşmacılar şunu söylediler: "Paris, Londra, Moskova, İstanbul; bu dört şehrin içerisinde mobil telefon, internet hangisinde daha hızlı?" dediler; İstanbul! İşte ben de kendisine "Gördüğünüz Türkiye, eski Türkiye'ydi." dedim. "Siz gelin de bugünkü Türkiye'yi bir görün bakalım." dedim. Aslında tabii herkes görüyor bugünkü Türkiye'yi ve bugünkü Türkiye'den çok etkileniyor. Bugünkü Türkiye'nin iş adamlarını, sizleri, sanayicilerini, sanatçılarını, siyasetçilerini, hepimizi tabii çok görüyorlar ve Türkiye gerçekten bütün gücüyle -sadece ekonomisiyle değil- hem bölgesinde hem dünyada inanılmaz bir şekilde yerini alıyor. Bundan hepimizin kıvanç duyması gerekir.
Geçen, Meclis'te yaptığım konuşmada da söylediğim gibi, eskiden belli ülkeler gelip bölgemizdeki sorunları onlar çözerlerdi; şimdi artık biz çözüyoruz. Bizi davet ediyorlar, "Gelin, sizler aracı olun." diyorlar, "Sizler aramızı bulun." diyorlar ve herkes Türkiye'yi örnek alıyor. Türkiye'deki demokrasinin derinleşmesini, genişlemesini örnek alıyorlar. Türkiye'deki ekonominin güçlenmesini örnek alıyorlar. Bunlar yeterli değil bizim için. Burada size açıkça söylüyorum, hâlâ çok noksanlarımız var. Hâlâ kendimizin, bizim çok çalışmamız gerekir. Bir taraftan hukuk sistemimizi çok daha pekiştirmemiz ve her açıdan Türkiye'nin çok daha öngörülebilir bir ülke olmasını sağlamamız, demokrasimizi çok daha güçlendirmemiz, ekonomimizi çok daha güçlü hale getirmemiz ve varsa yumuşak karınlarımız, bunları gidermemiz gerekir. Bütün bunlar için ekonomide çok daha fazla şey yapmamız gerekir. Gelir adaletsizliği, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkı, illerimizin içerisinde, şehirlerimizle ilçelerimiz ve köylerimiz arasındaki gelişmişlik ve hayat standardı farkı; bütün bunları gidermek için hâlâ olağanüstü çalışmamız gerekir. İşte enerjilerimizi buna vermemiz gerekir.
Onun için biraz önce hem Sanayi Odası Başkanı hem Odalar Birliği Başkanımız dolaylı da olsa söylediler. Ben burada biraz daha açık söyleyeyim; Türkiye kendi meselelerini kendi halledecektir. Enerjimizi boşa harcayacak vaktimiz yoktur. Dayanışmamızı, milli bünyemizi çok daha güçlü hale getireceğiz. Bugün uğraştığımız terörü kesinlikle artık arkamızda bırakacağız. Bunun şartları, uluslararası şartları ve bölgesel şartları oluşmuştur. Herkes benim söylemlerimden çeşitli yorumlar yaparak veyahut da söylemediğim lafları söylemiş gibi konuşup üstünden konuşmalar yaparak bir yerlere gitmek istiyor ama, benim konuşmalarım gayet açık. Ben gayet sorumlu bir şekilde fikirlerimi paylaşıyorum. Fikirlerimi, Cumhurbaşkanı olarak düşündüklerimi, doğruları söyleyeceğim ki, yarın görevim ve yetkim bittikten sonra konuşan durumuna düşmeyeceğim.
Türkiye'nin bugün önünde olan bu terörü tamamen yok etmemizin tam zamanıdır. Bunun için tekrar söylüyorum; bölgesel ve uluslararası şartlar, en iyi olduğumuz durumdadır. 2 sene önce, 3 sene önce, 4 sene önce bu kadar şartlar bizim lehimize değildi. Çünkü bu terör örgütüyle uğraşanlar, istismar edenler, kullananlar; bunlar, herkesin bildiği işlerdir. Bugün çok daha güçlü bir durumdayız. Onun için, bunu devreden çıkarmak için bu sene tabii ki olağanüstü gayret sarf etmek gerekir ve bu çalışmaların da bütün devlet kademelerinde yapıldığını görüyorum. Bunların bir kısmı görünür, bir kısmı görünmez ama, Türkiye gayet kararlıdır, enerjisini boşa harcamayacaktır. Enerjisini halkının, vatandaşlarının mutluluğu için, refahı için, ülkesinin dört bir yanının kalkınması için harcayacaktır. Onun için hepimizin iyi niyetli olarak seferber olmamız, elbirliği içerisinde olmamız gerekir. Günlük tartışmalar bunlar hep olacaktır ama, Türkiye'yi ilgilendiren milli meseleler söz konusu olduğunda, herkesin hep dayanışma içerisinde olması gerektiğine inanıyorum.
Değerli iş adamları, değerli hemşerilerim, bu düşüncelerle sözlerime son vermek istiyorum. Bir kez daha sizlerle beraber olmaktan duyduğum kıvancı ifade etmek istiyorum. Hepinize başarılar diliyorum çünkü sizin başarılarınız Türkiye'nin başarılarıdır, sizin büyümeniz Türkiye'nin büyümesi demektir.
Siz sorunlu hale gelirseniz bu, Türkiye'nin sorunlu hale gelmesi demektir. Sizin işleriniz iyi gitmezse, o zaman çok insan işsiz kalacak demektir ama, sizin işleriniz iyi giderse daha çok istihdam olacaktır, daha çok üretim olacaktır, daha çok vergi ödeyeceksiniz, daha çok ihracat yapacaksınız. Türkiye bunun bilinci içindedir ve onun için siz değerli müteşebbisleriyle daima gurur duyar ve daima da sahip çıkar. Hepinize tekrar başarılar diliyorum, sağolun.