Kıymetli Dostum Cumhurbaşkanı Nazarbayev,
Saygıdeğer Bakanlar ve Konuklar,
İki Ülkenin Değerli İş Adamları,
Öncelikle Kazakistan Cumhurbaşkanı, değerli dostum Sayın Nursultan Nazarbayev ve kendilerine refakat eden değerli bakanlara, heyetindeki değerli iş adamlarına, herkese bir kez daha Türkiye'ye hoş geldiniz diyorum ve sizleri Türkiye'de misafir etmekten duyduğumuz büyük memnuniyeti ifade etmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi, dün Ankara'da tarihi bir olay gerçekleşti ve beraberce Türkiye ile Kazakistan arasında Stratejik İşbirliği Anlaşması'nı imzaladık. Bu anlaşma imzalanmadan önce de Sayın Nazarbayev'in dediği gibi aslında biz stratejik ortak gibi hareket ediyor idik. Çünkü iki kardeş ülkeyiz. Bir milletin iki ayrı parçasıyız. Bizlerin ata yurdu Kazakistan'dır. Oradan ayrılıp buraya geldiysek, hiçbir zaman ata yurdumuzu unutmadık. Ne zaman Kazakistan'a gitsem, daima bu duyguları yaşadım. Ve özellikle son zamanlarda iki ziyaret yaptım ve bu iki ziyarette de çok büyük bir misafirperverlik gördüm. Bundan dolayı zat-ı âlinize bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Ayrıca, Sayın Nazarbayev'in Türk dünyasına verdiği önemi en yakın bilen kişilerden birisiyim. Bundan iki hafta önce Nahçıvan'da bir araya geldiğimizde; Sayın Nazarbayev, Sayın Aliyev, Sayın Bakiyev, ben, Türkmenistan Devlet Başkanı Yardımcısıyla beraber tarihi belgeye, çok tarihi bir imza attık. Bu da 17 yıldır görülen rüyanın gerçekleşmesiydi. 17 yıldır, bir Türk Şurasının, Türk Konseyinin kurulması, hepimizin büyük arzusuydu. Bunu gerçekleştirdik. Bununla ilgili resmi belgeleri imzaladık. Bunlar gerçekleştiyse, burada en büyük destekleyici ve bu konularda en büyük katkıyı sağlayan kişi, Sayın Cumhurbaşkanı Nazarbayev olmuştur. Bunu bir kez daha burada herkesin huzurunda paylaşmak istiyorum.
Kazakistan, bağımsızlığını kazandığından bugüne kadar büyük, inanılmaz mesafeler katetmiştir. Şu bir gerçektir: Asya'nın gerçekten parlayan yıldızı olmuştur. Kazakistan önce ulusal bütünlüğünü sağlamıştır ve bunu pekiştirmiştir. Kaynaklarını en iyi şekilde kalkınmaya harcamıştır ve harcamaya devam etmektedir. Ve bunların üstünde de bölgede ve uluslararası politikada da dikkati çeken roller oynamaya başlamıştır. Bütün bunlar, Sayın Nazarbayev'in gerçekten önderliği sayesinde gerçekleşmektedir.
Rusya, Çin gibi dünyanın en önemli ülkeleriyle komşu olup, Çin ile 2 bin 500 kilometre, Rusya ile 8 bin kilometre sınırı olup, hiçbir sınır problemi bırakmayan bir lider, ülkesinin kuruluşunu çok sağlam temeller üzerinde sağlamıştır ve gelecek nesillere eminim ki çok güçlü bir yapı bırakmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanı Nazarbayev, şöyle bu topluluğa baktığımda, önümde Türkiye'nin çok değerli iş adamlarını görüyorum. Başarıları sadece Türkiye'de değil, Türkiye dışına taşmış, çok büyük firmaların sahiplerini görüyorum.
Bütün bunlar, Kazak kardeşleriyle daha çok iş yapmak, daha çok beraber olmak, sadece Türkiye'de veya Kazakistan'da değil, üçüncü ülkelerde de beraber iş yapmak arzusu içindedirler. Bizler, sizleri teşvik etmek için buradayız, daha çok iş yapın diye. Ne kadar çok iş yaparsanız, o kadar çok mutlu oluruz. Biz alt yapıları gerçekleştiriyoruz.
Bakın ulaştırma konusunda, İpekyolu'nu adeta tekrar hayata geçiriyoruz, demiryolu üzerinden. Kars-Tiflis-Bakü demiryolu bitmek üzere. Kazakistan içerisinde de çok önemli demiryolları ve karayolları yapılmakta. Bu demiryolu başlarken, bunun ilk desteğini yine Sayın Nazarbayev vermişti. Ben o zaman biliyorsunuz Dışişleri Bakanı olarak, Kazakistan'ı ziyaret ettiğimde, "Siz bu yola başlayın, biz senede 10 milyon ton yük vereceğiz." demiştir. Stratejik bir iş olduğu için, en başından beri bu işi desteklemiştir. Temellerini biliyorsunuz, iki sene önce attık ve yakında gerçekleşecek. Çin-Kazakistan üzerinden, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden ta Avrupa'nın ortasına bağlanacaktır.
Aynı şekilde petrol, doğalgaz boruları üzerinde de, stratejik konularda da çok geniş bir vizyonla yaklaşıp, bütün bunlar hep desteklenmiştir. Bakü-Bitlis-Ceyhan petrol boru hattına Orta Asya'nın, Kazakistan'ın petrolleri yüklenmektedir, Hazar üzerinden. Bunlar Akdeniz'den dünyaya pazarlanmaktadır. Kasım 2008'den bu yana Azerbaycan ve Kazakistan arasında yapılan bir anlaşmayla, bu sağlanmıştır. Bunlar çok büyük, dünyanın önemli, büyük ekonomik hadiseleridir.
NABUCCO Projesiyle ilgili, hükümetler arası mutabakat metni, Ankara'da imzalanırken, Kazakistan da buna ilgi gösterdiğini göstermiştir ve bu projenin içerisinde olacağını da söylemiştir. Ümit ediyorum ki, bu da gerçekleştiğinde yine Kazak gazının da aynı petrol gibi Avrupa'ya nakli söz konusu olacaktır.
Son olarak, Sayın Nazarbayev petrol konusunda, Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nı destekleyeceklerini ve Ceyhan'da rafineri yapılmasına ortak olmak istediklerini, açıkça deklare etmiştir. Bunu iki hafta önce Nahçıvan'da ilk defa bana söylemişti. Dün de TBMM'de yaptığı konuşmada, bütün Türkiye ve dünyaya deklare etmişti. Bütün bunlar büyük stratejik projelerdir.
Bunun ötesinde diğer alanlarda da finans, altyapı yatırımları, turizm ve sosyal eğitim amaçlı, eğitim-kültürel faaliyetlerde de her iki ülkenin çok büyük ortak çalışmaları vardır.
Bunlar gerçekleşiyorsa, bunlara Sayın Nazarbayev'in ve Türkiye olarak bizlerin tam desteğimizin olmasından dolayıdır. Tabii ki Kazakistan'a her gittiğimde Almatı, Astana, bütün buraların nasıl değiştiğine şahit olan bir kişiyim. Hele Astana, 10 sene içerisinde, gerçekten bir rüyanın gerçekleşmesi gibidir. Tamamen bir bozkır, bugün dünyanın en modern şehri haline gelmiştir. Burada da hem siyasi bir vizyon vardır hem de yakın bir takiple gerçekleşmiştir.
Bizi mutlu eden birinci sebep kardeşlerimizin bu başarılarıdır, bununla gurur duyuyoruz. Ama ikinci mutlu eden bir şey de, bütün bu kalkınma hamlelerinde, Türk müteahhitlerinin ve iş adamlarının katkılarıdır. Astana'nın bugün yüzde 50 ile 70'ini, inşaatları, Türk firmaları, sizler yaptınız ki bunun çok değerli temsilcileri buradadır. Sizler, bazılarınız ilk günlerde rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile beraber gittiniz oraya, başladınız. Ama sizlerin oradaki başarılarına eğer Kazak yetkililer, başta Sayın Cumhurbaşkanı destek vermeseydi, imkan vermeseydi, sizlere de sahip çıkmasaydı bu da mümkün olmazdı tabii.
Yine bunun en büyük şahitlerinden birisi benim. Çünkü çeşitli vesilelerle Kazakistan'da yapılan toplantılara davet edildiğimde, gerek Dışişleri Bakanı, gerek Cumhurbaşkanı olarak gittiğimde, o toplantılarda sadece Türk iş adamları için ayrıcalık yapıldığını ve onlar için salonda ayrı masalar kurulduğunu gören kişiyim ben.
Başka ülkelerden hiç iş adamı yokken, başka ülkelerden hiç sanayici yokken, müteşebbis yokken, sadece resmi heyetlerin bulunduğu toplantılarda, bir de ayrı bir masa ve orada da aranızdaki çok seçkin işadamları, oralara kabul edilmiştir ki bu da büyük bir kadirşinaslıktır. Bundan dolayı da tabii kendilerine teşekkür ediyorum.
Değerli Katılımcılar,
Sayın Cumhurbaşkanı,
Türkiye, 750 milyar dolara yakın gayri safi milli hasılası olan bir ülkedir. 330 milyar dolarlık dış ticaret hacmimiz vardır. Türkiye'nin yıllık ülke dışında yaptığı inşaat işlerinin toplamı, 20 milyar dolar civarındadır. Türkiye'ye geçen sene 32 milyon turist gelmiştir. Türkiye'nin turizm gelirleri de 25 milyar dolara yaklaşmaktadır. Türkiye'nin ihracatının yüzde 90'ı da sanayi ürünleridir. Avrupa'ya en çok sattığımız mal, otomotivdir.
Geçenlerde, Fransa'da Türk günleri yapılıyordu. Bir Türk otomotiv şirketinin başkanının şu demecini gördüm: "Eiffel Kulesi'ne çıkıp da 'Türkiye'de yapılmış bir otobüs görmedim' diyen varsa, bu doğru söylemiyor." demişti. Türkiye de bu noktaya gelmiştir. Avrupa ile 10 senedir gümrük birliği içerisindeyiz. Almanya'nın, Fransa'nın, İtalya'nın, İngiltere'nin sanayi mallarıyla rekabet ediyoruz. Onların hepsi Türkiye'ye gümrüksüz girebilir. Buyursun girsin girebiliyorsa, satabiliyorsa. Biz de onlara gümrüksüz giriyoruz. Dolayısıyla böyle bir özgüvenimiz vardır ve Türk müteşebbisi ve sanayicisi kendisine güvenmektedir ve herkesle de, dünyayla da rekabet etmektedir.
Üniversitelerimiz, çok iyi üniversitelerimiz vardır. Çok iyi okullarımız vardır. Genç bir nüfusumuz var ve genç bir müteşebbis gücümüz, iş adamı gücümüz var. Bunu her zaman söylüyorum, Türkiye'nin en büyük sermayesi, güçlü iş adamlarıdır, müteşebbisleridir.
Arzumuz şudur: Başta tabii ki dostlarımızla daha çok iş yapmak, kardeşlerimizle daha çok iş yapmak, bütün dünyaya açılmak. Bu konuda Kazakistan'ın potansiyelini çok iyi biliyoruz. Kazakistan'ın da çok güçlü şirketleri vardır. Dünyanın en büyük şirketleri arasına bakarsanız, ben şu anda birkaç tanesini sayarım. Tanıdığım, bildiğim ve kendileriyle gurur duyduğum Kazak kardeşlerimiz bunların başındadır. Dolayısıyla her iki tarafın da iş yapabileceği çok güçlü sebepler vardır. Sizleri daha çok iş birliğine davet ediyoruz. İş adamlarını, sizleri daha çok iş yapmaya, mevcut klasik yaptığımız alanların dışına taşmaya teşvik ediyoruz. Hem Türkiye'de hem Kazakistan'da yeni yeni iş alanlarına girin ve yeni yeni işler gerçekleştirin, potansiyel çok büyüktür.
Bu ziyaret, bir resmi ziyarettir. Ama siz de biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı, sene de kaç kez Türkiye'ye geldiğini. Biz de aynı şekilde daha çok Kazakistan'a hep gidip geleceğiz. Eskiden 2-3 senede bir ziyaret edilirdi. Veya senede bir ziyaret edilirse, bir daha gitmek sanki fazlaymış gibi gelirdi. Sanki protokole uygun değilmiş gibi gözükürdü. Bu zihniyetten vazgeçtik, böyle değil. Gerekirse, senede 3-4 kez ben Kazakistan'a gideceğim, Sayın Cumhurbaşkanı 3-4 kez Türkiye'ye gelecekler, geliyorlar zaten. Ve daima birbirimizin gözü önünde olacağız.
Bunu sadece Türkiye ile Kazakistan arasında değil, geçen Nahçıvan'da da diğer Türk Cumhuriyetleriyle yaptığımız görüşmede tekrarladığımız gibi, herkes ve yani bütün Türk dünyası içerisinde, çok daha fazla gidip geleceğiz. Protokol dışı buluşacağız, protokol çerçevesinde buluşacağız ama, gözden ırak olmayacağız. Çünkü gözden ırak olunca gönülden de ırak olunuyor. Onun için bu konulara önderlik eden ve Türk dünyasının gerçekten duayeni durumunda olan en tecrübeli Cumhurbaşkanı olan Sayın Nazarbayev'dir. Bunu hem gıyabında söylerim hem de burada söylerim. Kendisinin bu konuda verdiği destekler de daima çok değerli olmuştur. Ve ön açıcı olmuştur. Bundan dolayı bir kez daha kendisine teşekkür ediyorum. Türkiye'ye kendi yurtlarına hoş geldiniz diyorum ve başarılar diliyorum hepinize.