25. İSEDAK Toplantısı Bakanlar Oturumu Açılış Töreni'nde Yaptıkları Konuşma

07.11.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Bakanlar,
Sayın Genel Sekreter,
Değerli Temsilciler,
25'inci yıldönümünü kutlamakta olduğumuz İSEDAK'ın bu yılki toplantısında sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek hepinize İstanbul'a hoşgeldiniz diyorum.
Değerli Temsilciler,
Başkanlığını yürütmekten onur duyduğum İSEDAK, sizlerin de değerli katkılarıyla, çalışmalarını 25 yıldır başarıyla ve istikrarla sürdürmektedir.
İSEDAK, olağanüstü şartlar altında dahi sürdürdüğü çalışmalarıyla, bu süreçte tüm İslam ülkeleri için bir işbirliği platformu olmuştur. İSEDAK önümüzdeki dönemde bu özelliğini güçlendirerek devam ettirecektir.
Bu yılki İSEDAK Toplantımızı, 25'inci yıldönümü münasebetiyle Devlet ve Hükümet Başkanlarının katılacağı bir Ekonomi Zirvesi'yle taçlandıracağız.
Bu vesileyle, İSEDAK'ın bugünlere gelmesinde emeği geçen başta önceki İSEDAK başkanlarına, İKÖ Genel Sekreterlerine, İSEDAK Koordinasyon Bürosu Başkanlarına, Ankara ve Kazablanka merkezlerinin direktörlerine, İslam Kalkınma Bankası ve İslam Ticaret ve Sanayi Odasının Başkanlarına; Devlet Planlama Teşkilatına, İKÖ kuruluşlarının tüm çalışanlarına ve özellikle İSEDAK çalışmalarında hiçbir desteği esirgemeyen tüm üye ülkelere şükranlarımı sunuyorum.
Sayın Bakanlar,
Değerli Temsilciler,
Geçen 25 yılda, iki kutuplu siyasal yapının ortadan kalktığı, teknolojik gelişmelerin önemli değişimlere yol açtığı, malların, hizmetlerin ve fikirlerin daha önce görülmemiş bir hızda hareket ettiği küreselleşme olgusunun her alanda etkisini artırdığı bir süreci hep birlikte yaşadık.
Bu süreç, gelişmekte olan ülkeler için kalkınma ve dışa açılma yolunda önemli fırsatlar barındırmakla birlikte, geleneksel ekonomik yapıların hızla çözülmesi, finans piyasalarının kontrolsüz liberalleşmesi ve çevreye ve topluma duyarsız ekonomik büyüme gibi bazı tehdit ve riskleri de içermektedir.
Uluslararası alanda ise, daha fazla diplomasi ve diyaloga ağırlık verileceğine dair ümitlerin yeşerdiği bir dönemden geçmekteyiz.
İçinde bulunduğumuz dönem, İslam medeniyetinin birikimlerinin, tecrübelerinin ve barışçıl karakterinin dünyaya yansıtılmasına elverişli bir ortam sunmaktadır. Bu fırsatı, özellikle 25nci yıl vesilesiyle, iyi değerlendirip, başarısını ispatlamış İSEDAK platformundan en iyi şekilde yararlanmalıyız.
Değerli Konuklar,
Geçtiğimiz dönemde ortaya çıkan finans, gıda ve enerji krizlerinin etkileri sürmekle birlikte, 2009 yılının ikinci yarısından itibaren beklentilerin iyileşmeye başlaması sevindirici bir gelişmedir.
2010 yılından itibaren dünya ekonomisinin yeniden bir büyüme trendi içine girmesi ve İKÖ ülkelerinin dünya ortalamasının üzerinde bir büyüme gerçekleştirmeleri beklenmektedir.
Kriz sonrası dünya ekonomisinin yeniden yapılandırılması sürecinde, tüm insanlığın refahına hizmet edecek yeni yaklaşımlara ihtiyaç bulunmaktadır.
İKÖ üyesi ülkelerin de gelişen ekonomilerine paralel olarak, bu süreçte daha çok sözsahibi olmaları gerektiğine inanıyorum.
G-20 gibi küresel ekonomiye yön verme potansiyeli giderek artan platformlarda yer alan ülkelerimize bu bağlamda önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir.
İslam medeniyetinin özünde yer alan üreterek kazanma, kazancını paylaşma, dayanışma, yardımlaşma ve sosyal adalet gibi değerleri hayata geçirebildiğimiz ölçüde, bu tür krizlerden daha az etkileneceğimizi düşünüyorum.
Topyekûn kalkınma, huzur ve refahın sağlanması için tüm enerjimizi, daha fazla işbirliği ve karşılıklı güvenin tesisine harcamalıyız.
Bu anlayışla oluşturulacak dayanışma ortamına İKÖ üyesi ülkelerin yanısıra, üye olmayan ülkelerdeki Müslüman topluluklarının da dahil edilmeleri önem taşımaktadır. Bu çerçevede Balkan ülkelerindeki Müslüman toplulukları her zaman gözönünde bulundurmak gerekmektedir.
Kıymetli Delegeler,
Geçtiğimiz çeyrek asırda, İKÖ ülkeleri arasındaki ticareti arttırmak ve ekonomik işbirliğini geliştirmek için İSEDAK birçok çalışmaya öncülük etmiştir. Ticaretin finansmanı, tercihli ticaret sisteminin kurulması, standartların uyumlaştırılması gibi bazı projelerimiz hayata geçmiş veya geçmek üzeredir.
Turizm sektörüne sahip veya pamuk üreten ülkeler arasında işbirliği gibi alanlarda da, somut neticeler almaya dönük yoğun gayretlerimiz devam etmektedir.
Borsalar arası işbirliği forumunu, mesleki eğitim programlarını ve Merkez Bankaları arası görüşmeleri ise İSEDAK'ın umut vaad eden yeni girişimleri arasında zikredebilirim.
Ayrıca önümüzdeki dönemde tarım, turizm ve ulaştırma sektörlerinde işbirliğimizi geliştirecek adımların daha da hızlandırılması gerektiğine inanıyorum.
Diğer taraftan İSEDAK'ın, hazırlanan projelerin vakitlice uygulamaya geçirilmesinde ve yakından izlenmesinde istenen ölçüde etkin olamadığını, potansiyelini tümüyle gerçekleştiremediğini görmeliyiz.
İSEDAK'ı önümüzdeki dönemde daha etkili ve güçlü bir yapıya kavuşturmak amacıyla gerekli mekanizmaları güçlendirmeli ve uygulanabilir bir Vizyon Belgesi hazırlamalıyız.
Öte yandan, üye ülkelerin daha kararlı bir siyasi irade ortaya koymaları ve alınan kararlar için daha etkin bir bürokratik takip gösterilmesi de bu meyanda büyük önem arzetmektedir.
Finansman sorunu olmayan, ortaklık anlayışı güçlü ve uygulanabilir projelerle İSEDAK gündeminin daha da zenginleşebileceğini düşünüyorum.
Bu çerçevede, gerek vizyon belgesinin hazırlanmasında, gerek yeni projelerin belirlenmesinde İSEDAK Koordinasyon Bürosu ve SESRIC ortaklığında hazırlanan çalışmaya dikkatinizi çekmek isterim. Bu araştırmanın vizyon çalışmaları için oldukça yararlı bilgiler sağlayabileceğini düşünüyorum.
Sayın Bakanlar,
Değerli Temsilciler,
Son yıllarda İKÖ üyesi ülkelerin dünya ticareti içindeki paylarında belirgin bir artış gözlenmektedir. Bu ülkelerin dünya mal ihracatındaki payları 2003 yılında %8.1 iken, 2008'de %11.2 düzeyine çıkmıştır. İhracatta ürün ve pazar çeşitliliğini arttırarak yakalanan bu ivmenin sürdürülebilir kılınacağına inanıyorum.
Gelişen işbirliğimizin bir göstergesi olarak İKÖ üyesi ülkelerin toplam dış ticaret hacmi içerisinde İKÖ içi ticaretin oranının son dönemde %16'lar seviyesine çıkmış olması memnuniyet vericidir. Ancak, İSEDAK ve İKÖ için en öncelikli konulardan olan ticaret hacminin genişletilmesinde halen yapılması gereken çok şey vardır.
Bu çerçevede, Tercihli Tarife Protokolü ve Menşe Kuralları Anlaşması'nın bir an önce yürürlüğe girmesi, İKÖ içi ticaretin artmasında kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, tüm ilgili ülkeleri, bu alandaki işbirliğini geliştirecek anlaşmaları bir an önce imzalamaya ve onaylamaya davet ediyorum.
İslam Kalkınma Bankası İKÖ içi ticaretin geliştirilmesine başından beri takdire değer katkılarda bulunmuştur. Banka bünyesinde faaliyete geçen Uluslararası İslam Ticaretin Finansmanı Şirketi bunun son örneğidir.
Kuruluşlarımız tarafından hazırlanan İKÖ İçi Ticaretin Arttırılmasına Yönelik Yol Haritasında ortaya konan tavsiye ve önerilerin üye ülkelerimize, ticareti arttırma çabalarında yardımcı olacağına inanıyorum.
Üye ülkelerin standartlarının uyumlaştırılması da ticaretimizin önündeki engellerin kaldırılmasına hizmet edecek temel unsurlardan birisidir.
Bu bağlamda, İSEDAK himayesinde hazırlanarak bugüne kadar 9 üye ülke tarafından onaylanan, "İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü Tüzüğü"nün hayata geçirilmesinin önemini bir kez daha hatırlatmak isterim.
Standartlar alanında işbirliğimizi kurumsallaştırabilmek için ilgili tüm İKÖ üyesi ülkeleri sözkonusu Tüzüğü en kısa zamanda imzalamaya ve onaylamaya davet ediyorum.
Ticaretin arttırılmasına yönelik yaptığımız tüm çalışmalar, özel sektörümüze uygun bir faaliyet ortamı oluşturmaya yönelik olmalıdır.
Bu çerçevede özel sektörün İSEDAK faaliyetleri içindeki yerinin güçlendirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Yöneticiler olarak bizler, özel sektör temsilcilerimizin bu yöndeki taleplerini önemsemeli ve gerekli düzenlemeleri kararlılıkla hayata geçirmeliyiz.
Nitekim, İSEDAK toplantılarının paralelinde yürütülen toplantı, fuar, forum gibi özel sektör çalışmalarının da güçlendirilerek sürdürülmesini son derece önemli görüyorum.
Sayın Delegeler,
Değerli Temsilciler,
İlk defa başkanlık yaptığım 23'üncü İSEDAK toplantısında da belirttiğim üzere, kalkınmanın finansmanında dış yatırımlar büyük önem arz etmektedir.
Bu bağlamda, İKÖ üyesi ülkelerin doğrudan yabancı yatırımlardan aldıkları payın krize rağmen artması sevindiricidir.
İKÖ Üyesi ülkelerin sahip oldukları sermayenin yine bu ülkelerde değerlendirilmesinin gerekliliğini sık sık dile getiriyoruz. Ancak, bunun için ülkelerimizin yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik tedbirleri bir an önce hayata geçirmeleri gerekmektedir.
Bu çerçevede, devam eden İKÖ borsalar arası işbirliğinin yanısıra merkez bankalarımız arasında da bir işbirliği platformunun hayata geçirilmesi çabalarını önemli adımlar olarak görüyorum.
Benzer bir işbirliği platformunun sermaye piyasalarını düzenleyici kuruluşlarımız arasında da gerçekleşmesi son derece yararlı olacaktır.
Değerli Misafirler,
Kalıcı bir kalkınma sürecini başarmanın en önemli anahtarlarından birinin rekabet gücümüzü arttırmak olduğuna inanıyorum.
Rekabet gücümüzün arttırılmasında, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi, makroekonomik istikrar, eğitimde fırsat eşitliği, teknolojik ilerleme ve AR-GE çalışmaları büyük önem taşımaktadır.
Bu bağlamda, üye ülkelerin yeni ve adil rekabet koşullarının oluşmasına hizmet etmeleri öncelikli hedeflerimiz olmalıdır. 2009 yılı itibariyle rekabet koşullarında bazı İKÖ üyesi ülkelerin hızla üst sıralara tırmandığını görmek memnuniyet verici bir gelişmedir.
Kuşkusuz, ekonomik alanda rekabet koşullarının sürdürülebilir olması, beşeri sermaye kalitesinin ve verimliliğinin arttırılmasıyla mümkündür.
Bu çerçevede, eğitim, sağlık ve çalışma koşullarının iyileştirilmesinin yanısıra, gelir dağılımının daha adil hale getirilmesi hayati önem taşımaktadır.
Dünyadaki en az gelişmiş 49 ülkeden 22'si İKÖ üyesidir. Öncelikli hedeflerimizden biri, bu sayının mutlaka aşağı çekilmesi ve üye ülkelerimizdeki yoksul sayısının azaltılması olmalıdır.
İSEDAK işbirliği programlarının, özellikle İKB bünyesinde oluşturulan Dayanışma Fonunun, bu hedefe ulaşmamızda büyük yarar sağlayacağına inanıyorum.
Ekselanslar,
Değerli Temsilciler,
İSEDAK, dünya gündeminde yer alan konuları ve üye ülkelerin ortak sorunlarını görüş alışverişi oturumlarında gündemine taşımaktadır. Bu yılki oturumun konusu "Gıda Krizinin İKÖ Ülkelerinin Ekonomileri Üzerindeki Etkisi"dir.
Sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimde harcanan çabalar, tüm milletlerin ortak sorumluluğunu gerektirmektedir.
Bu konuda İSEDAK Bürosu, İKB ve FAO tarafından başlatılacak çalışmanın, yararlı proje önerilerine dönüşeceğine inanıyorum.
Gıda güvenliği sorununun önemli nedenlerinden olan küresel iklim değişikliği, ekonomik ve sosyal alanlarda çeşitli sorunlara yol açarak dünya toplumlarının en öncelikli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir.
İKÖ ülkeleri, en çok etkilenmesi muhtemel ülkeler olarak, iklim değişikliği ile mücadele konusunda uluslararası toplumla birlikte hareket etmeli, kalkınma çabalarında çevre dostu stratejiler benimsemelidir.
Küresel değişiklikler su kaynakları üzerinde de ciddi baskılar yaratmaktadır. Bu durum mevcut su kaynaklarının etkin ve akılcı kullanımını zorunlu kılmaktadır. İSEDAK üyesi ülkelerin de bu duruma karşı kendi aralarında işbirliği yapmaları gerektiği görüşündeyiz.
Türkiye, bu konudaki tecrübelerini İSEDAK üyesi ülkelerle paylaşmaya hazırdır.
Ulusal ekonomilerin artan karşılıklı bağımlılığı çerçevesinde, İSEDAK üyesi ülkelerin enerji arz ve güzergah çeşitlendirmesi konusunda işbirliğinde bulunmaları önem arzetmektedir. Ayrıca üretici, tüketici ve transit ülkeler arasındaki diyalog da üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir husustur.
Sayın Delegeler;
Ekonomik işbirliği ve dayanışma ile kalkınma hamlelerinin meyve vermesi, büyük ölçüde, barışın, huzurun ve istikrarın hüküm sürdüğü bir ortamda mümkün olur. Bu bakımdan dış politika alanındaki gayretlerimiz de önem taşımaktadır.
Ülkem dış politika alanındaki çalışmalarıyla uluslararası sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesinden yana olan tavrını her vesileyle göstermektedir.
Türkiye hem bölgesinde, hem de dünyada kalıcı barış, istikrar ve refahın sağlanması için diğer ülkelerle birlikte çalışmaya devam edecektir.
Türkiye, bölgesel sorunların başta bölge ülkelerince sahiplenilmesi ve çözümlerin de bölge ülkelerince üretilmesi gerektiğine inanmaktadır. Bu çerçevede bölgesel girişimlere ortak olmakta, bölgesel örgütlerle kurumsal çerçevede ilişkilerini geliştirmektedir.
Bu meyanda Arap Ligi'yle Türk-Arap Forumu'nu oluşturmuş, Körfez İşbirliği Konseyi'yle Stratejik Diyalog mekanizması geliştirmiştir.
Körfez İşbirliği Konseyi'yle Stratejik Diyalogumuz çerçevesinde Bakanlar Birinci Toplantısı'na Temmuz 2009'da İstanbul'da evsahipliği yaptık.
İlk toplantısını Ekim 2008'de İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz Türk-Arap Forumu'nun Bakanlar Toplantısı'nın ikincisinin de yılsonundan önce düzenlenmesi öngörülmektedir.
Tüm bunlar, bölgeye ve bölge ülkeleriyle ilişkilerimize verdiğimiz önemin işaretidir.
Ortadoğu'ya ilişkin meseleler birbiriyle ilintilidir. Bu nedenle Türkiye Ortadoğu'ya yönelik olarak kapsamlı ve bütüncül siyaset izlemektedir.
İsrail-Filistin ihtilafı bölgedeki anlaşmazlıkların merkezinde yer almaktadır. Ortadoğu'nun istikrarı için bu anlaşmazlığın kalıcı çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Türkiye, İsrail-Filistin ihtilafının çözümüne giden yolun diyalog ve müzakerelerden geçtiğine inanmakta, bu doğrultuda gerginliği tırmandıracak eylemlerden kaçınılması çağrısında bulunmaktadır.
Aynı şekilde, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün giderilememesinin gelecekteki Filistin Devleti'nin kurumlarını ve temellerini tahrip edeceği ve barış sürecini akamete uğratacağı anlayışıyla, Filistinlilere sorunlarını diyalog yoluyla çözmeleri ve Filistin'in geleceğini riske atan hareketlerden kaçınmaları çağrısında bulunmaya devam ediyoruz.
Bu meyanda, Orta Doğu Barış Sürecinin diğer unsurlarını oluşturan İsrail - Suriye ve İsrail - Lübnan kanallarında da çözüme ulaşılması için gayretler yoğunlaştırılmalıdır.
Türkiye, Irak'ta istikrar, güvenlik ve milli uzlaşıyı hâkim kılma çabalarına destek vermeyi sürdürmekte, Iraklı tüm siyasi grupları, sorunlarını siyasi diyalog ve milli mutabakat ruhu içerisinde çözmeleri için teşvik etmektedir.
Bugün, Türkiye ve İran arasındaki ilişkiler, içişlerine karışmama, iyi komşuluk ve güvenlik alanında işbirliği ana ilkelerine dayanmaktadır.
Bu çerçevede, İran ile ekonomik ve ticari konular dahil ilişkilerimizi geliştirme arzusundayız. Ayrıca, İran'ın nükleer programı hususundaki anlaşmazlığa görüşmeler yoluyla, diplomatik bir çözüm bulunmasını arzuluyor ve bunun mümkün olduğuna inanıyoruz.
Afganistan'da istikrar ve güvenliğin sağlanması, hayatidir. Afganistan'daki sorunların çözümünün salt askeri yöntemlerle sağlanamayacağı açıktır. Türkiye, bu anlayışla, tarihinin en kapsamlı sürdürülebilir kalkınma yardımı programını Afganistan'da yürütmektedir.
Militan unsurların ideolojisine karşı eğitime ağırlık verilmelidir. Bu anlayıştan hareketle, güvenlik alanındaki katkılarımızın yanı sıra, okul inşaatı gibi altyapı projeleri ve başta kızlar ve kadınlar olmak üzere Afganların eğitimi öncelik verdiğimiz alanlardır.
Bölgede istikrarın kalıcı şekilde muhafazası bakımından kritik bir konumda olan Pakistan'da seçimle işbaşına gelmiş yönetimin terörle mücadelesi uluslararası toplum tarafından takdir edilmeli ve güçlü bir şekilde desteklenmelidir. Nitekim Pakistan'ın istikrarı, bölgeyi ve ötesini doğrudan etkilemektedir. Biz kardeş Pakistanla daima dayanışma içinde olduk ve olmaya devam edeceğiz.
Sahra'nın Güneyindeki Afrika Bölgesinde yer alan İSEDAK ülkeleri içerisinde Türkiye'nin halen Nijerya, Sudan ve Senegal'de Büyükelçilikleri mevcuttur.
Bu çerçevede, İSEDAK üyesi Fildişi Sahili, Kamerun Cumhuriyeti, Mali Cumhuriyeti, Nijer Cumhuriyeti ve Uganda Cumhuriyeti'ne yerleşik Büyükelçilerimizi tayin ettik ve bu Büyükelçiliklerimizin yerleşim işlerini sürdürmekteyiz.
Türkiye bakımından öncelikli konuların başında gelen Kıbrıs meselesinde de İKÖ üyelerinin Kıbrıs Türk halkının haklı davasına bugüne kadar verdikleri destekten ötürü teşekkür ederim.
Bu bağlamda, İKÖ ülkelerinin Kıbrıs Türk halkının dünyayla bütünleşme çabalarına yardımcı olmak üzere Kıbrıs Türk Devleti'yle ilişkilerini her alanda geliştirmeye devam etmelerini beklediğimizi hatırlatmak istiyorum.
Türkiye'nin, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da, İSEDAK çerçevesinde yürütülen tüm işbirliği çabalarına gerekli desteği sağlamaya ve ortak sorunlarımızı diğer küresel platformlara taşımaya devam edeceğini vurgulamak istiyorum.
Sayın Bakanlar,
Sayın Genel Sekreter,
Değerli Temsilciler,
Bu düşüncelerle, tüm üye ülkelere, İKÖ'nin tüm bağlı ve ilgili kuruluşlarının yönetici ve çalışanlarına, İSEDAK çalışmalarına yaptıkları değerli katkılardan ötürü teşekkürlerimi sunuyorum. Bu Toplantımızda da aramızdaki kardeşliğin ve İslam Ülkeleri arasındaki dayanışmanın güzel bir örneğini göstereceğinize inanıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Teşekkür ederim.
Yazdır Paylaş Yukarı