"Değerli Bakanlar, Değerli Milletvekilleri, Türkiye'nin ve Hindistan'ın Çok Değerli İş Adamları,
Sözlerime başlamadan önce, hepinize en derin sevgilerimi, muhabbetlerimi sunuyorum ve Türkiye'den getirdiğim selamları da siz değerli iş adamlarına burada iletmek istiyorum. Ama özellikle aranızdaki Hintli iş adamlarına "Namaste!" diye seslenmek istiyorum. Biraz önce de değerli konuşmacılar Türkiye ile Hindistan arasındaki ilişkilerden ve mevcut potansiyelden çok güçlü bir şekilde bahsettiler. Ben bir kez daha şöyle süratli bir şekilde gözden geçirecek olursam, Türkiye ile Hindistan arasındaki ilişkiler 1000 yıl önceye kadar gidiyor. Tarihin çok derinliklerine gidiyor. Türklerin, bildiğiniz gibi ata yurdu Orta Asya'dan ayrıldığımızda, bir kısmımız bugünkü Türkiye'ye yerleştiğimiz gibi, bazıları da zaman zaman farklı isimlerle (Sub-Continent) dediğimiz bu coğrafyaya gelmiş ve uzun süre buralardaki medeniyetlere çok katkıları olmuş kişiler. Ama Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Türkler ve yine bu bölgenin insanları arasında çok sıcak ve çok hissî duygular olmuş ve o zamanki Türklerin Kurtuluş Savaşı'na bu bölgelerden maddi ve manevi hep yardımlar gelmiş. Bunun neticesidir ki, Mustafa Kemal Atatürk ve Gandhi, daha sonra Nehru; tabii ki, her iki ülke tarafından da çok takdir edilmiş ve daima hatırlanmıştır. Ama ilişkilerimiz özellikle son birkaç yıl içerisinde tekrar çok güçlü bir şekilde başlamıştır. Bundan gerçekten büyük bir memnuniyet duyuyorum ve son birkaç sene içerisinde en üst seviyede ziyaretler gerçekleşmeye başlamış, bakanlar, Sayın Başbakanlarımız, hatta kuvvet komutanlarımız hep karşılıklı ziyaretler yapmaktadırlar. Bugün de ben, büyük bir heyetle Hindistan'ı ziyaret etmenin mutluluğunu yaşıyorum. Ama sözlerimin hemen başında şunu da ifade etmek isterim ki: Burada gerek şahsıma, gerek heyetime gösterilen misafirperverlik, ilgi ve dostane yakınlığa çok çok teşekkür ediyorum; her seviyede bunu görüyoruz.
Değerli Katılımcılar,
Türkiye ve Hindistan arasında birçok benzerlikler var. Bunu derken, şüphesiz ki Hindistan'ın çok büyük bir coğrafyasıyla milyarın üzerinde nüfusunu, Türkiye'nin nüfusunu mukayese edecek değilim. Hindistan, dünyanın ikinci büyük kalabalık ülkesi; Türkiye de Avrupa kontekstinde, çapında mukayese ettiğinizde, Avrupa'nın en büyük ülkelerinden birisi; nüfus olarak hatta Avrupa'nın en büyük ülkesi neredeyse. Ayrıca ekonomik olarak baktığımızda, Hindistan şu anda da dünyanın en önde gelen ekonomilerinden birine sahip ama, biliyoruz ki çok kısa bir süre sonra dünyanın ikinci en büyük ekonomisine sahip olacak. Şu anda zaten harcama paritesine göre dünyanın üçüncü büyük ekonomisi. Türkiye de Avrupa'nın altıncı büyük ekonomisi. Yine harcama paritesine göre baktığımızda, 1 trilyon dolarlık gayrisafi milli hâsılaya yaklaşıyoruz. Bütün bunlar, iki ülkeyi karşılaştırdığımızda önemli figürler ama, yine ortak bir yan var ki, her iki ülke de demokrasiyle idare edilen laik ve serbest piyasa ekonomisine önem veren ve serbest piyasa ekonomisini geçerli kılan iki ülke. Bütün bunlardan iki ülkenin çok büyük işbirliği potansiyeli ortaya koyduğuna inanıyorum.
Yine çok önemli bir ortak nokta; ekonomi söz konusu olduğunda, iki ülkenin de özel sektörü çok güçlü şekilde ekonomik kalkınmanın lokomotifliğini yapıyor. Türkiye'deki özel sektör gerçekten Türk ekonomisinin en büyük gücüdür ve bununla biz daima gurur duyarız. Özellikle 1990'dan sonra Hindistan'ın uyguladığı ekonomik politikalarla, Hindistan'daki özel sektörün de ne kadar önemli, -sadece kendi ülkesine değil- dünya çapında büyük şirketleri bünyesinden çıkarttığına şahit oluyoruz ve çok takdir ediyoruz. Dolayısıyla büyük bir potansiyel var. Bu potansiyeli bugün çok geniş bir şekilde Sayın Başbakan Singh ve değerli bakanlarımızın ve heyetlerimizin katılımıyla çok geniş bir şekilde ele aldık. Memnuniyetle ifade etmek isterim siz iş adamlarına ki: Her iki ülkenin de liderliği; politik kararlılığı, arzuyu ve desteği çok açık bir şekilde ortaya koymuştur; Türkiye ile Hindistan arasındaki ilişkilerin her alanda geliştirilmesi konusunda. Gerçekten gayet uzun, her alanı kapsayan, bakanlarımızın da tartışmalara katılarak görüşlerini ifade ettiği çok verimli bir görüşme gerçekleştirdik ve çok önemli de kararlar aldık.
Türkiye ile Hindistan arasında çok büyük bir potansiyel olduğunu biliyoruz. Biraz önce tarihten bahsettik ama, uzun bir dönem Hindistan'ın bağımsızlar grubunda olması, Türkiye'nin NATO içerisinde olması, bizlerin çok yakın işbirliği yapmamıza, o günkü dünya şartları pek fırsat vermedi; her iki ülkenin herhangi bir sorunu olmamasına rağmen. Ve hatta her iki ülke politik olarak gayet iyi geçiniyor olmalarına rağmen, ne yazık ki bu yakınlık gerçekleşmedi. Onun için ben bu yakınlığı -son senelerde başlayan- ve bu kararlılığı, her iki ülkenin birbirini yeniden keşfetmesi olarak tarif ediyorum ve bunun da doğru olduğu kanaatindeyim.
Hindistan ekonomisinin ne kadar dinamik, ne kadar büyük gelecek vaat ettiğini ve Hindistan'ın çok kısa süre içerisinde, 5-10 sene sonra, tekrar dünyanın ekonomik merkezi haline geldiğini, eminim ki sizler bu ziyaret vesilesiyle yaptığınız okumalar, dinlediğiniz güzel konuşmalar ve yine okuduğunuz raporlarla bir kez daha keşfederken; Türk iş adamları olarak büyük bir heyecan duyuyorsunuz. Bugün Sayın Başbakanla yaptığımız konuşmalarda dedi ki, "3.1 milyon kilometre yol yapacağız." Bu, inanılmaz bir rakam; 3.1 milyon kilometre yol. "Çin'den daha uzun yollar yapacağız." dedi, daha fazla. Bunların bir kısmı otoban, bir kısmı şehirlerarası yol, bir kısmı daha küçük yollar. Ama böyle bir rakam var ortada ve çok kısa süre içerisinde yine 500 milyar dolarlık altyapı yatırımları yapılacağını söyledik. Dolayısıyla Hindistan'ın çok büyük bir ekonomik dinamizmi söz konusu; Türkiye'nin de aynı şekilde. Hindistan yüzde 9 büyürken, son yıllarda, Türkiye de istikrarlı bir şekilde büyümesini yüzde 7, yüzde 8 ve hatta zaman zaman yüzde 9'un üzerinde gerçekleştiren bir ülke oldu. Avrupa Gümrük Birliği içinde, tam üye olan bir ülke. Yani 15 senedir, Almanya ile İngiltere ile Fransa ile İtalya ile hiçbir gümrük duvarı olmayan ve onlarla cesurca rekabet eden bir Türk ekonomisi var. Ve inanıyorum ki bu da Hint şirketleri için çok büyük imkanlar sunmaktadır.
Türkiye'yi şöyle merkez aldığınızda, İstanbul'dan 3 saat içerisinde, Londra'ya, Paris'e, Mağrip ülkelerine, Riyad'a, tüm körfez ülkelerine, Katar, Kuveyt, Bahreyn, hepsine ulaşabilirsiniz. Tabii ki doğuya geçtiğimizde, Tahran'a, İran'a, taa Aşkabat'a, Orta Asya'ya, Moskova'ya ve Rusya'nın her tarafına ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda AB'yle Gümrük Birliği içinde olan, diğer taraftan, tam üyelik müzakerelerini yürüten, komşularının çoğuyla, serbest ticaret anlaşması yapmış, Rusya ile kendi para birimlerinde, Ruble ve Türk lirası seviyesinde alışverişe başlamış, çok büyük ekonomik imkanlar sunan bir ülkeyiz. İşte bu potansiyellerin karşılıklı yeni farkına varıyoruz. Şimdi yapılacak şey şudur: Herkesin hızlı hareket etmesi. Özel sektör, devlet sektörü gibi değildir; kararı siz verirsiniz, pratik olursunuz. Yeter ki çalışacağınız ülkelerden güven söz konusu olsun. Türkiye uyguladığı ekonomik politikayla, bu konuyla ilgili hukukunu, kurallarını çok açık seçik bir şekilde ortaya koymuştur ve güvenebilirsiniz. Hindistan da yine son 20 sene içerisinde takip ettiği ekonomik politikasıyla, reformlarla yine çok güvenilir bir ülke olduğunu, hukuk anlamında, göstermiştir. Ve liberal bir politika takip etmektedir. Hükümetler, devletler olarak da biz, bu işbirliğini güçlü bir şekilde destekliyoruz. Açıkçası şirketlerimizin arkasındayız. Hindistan'ın da ne kadar şirketlerinin arkasında olduğunu biliyorum. Dolayısıyla şimdi iş yapmak sizlere kalmıştır. Bu kadar açık bir teşvik arkanızda, destek arkanızda. Her alanda, enerji alanında, çok büyük imkanlar var; alt yapı inşaatları alanında, çok büyük imkanlar var; habercilik, ulaştırma alanında, enformasyon teknolojisi alanında çok büyük imkanlar var. Software yazılımlar, bilgisayar alanında çok büyük imkanlar var. Turizm konusunda, inanılmaz imkan var. Televizyonlarda Hindistan'ı tanıtırken, "incredible India" şeklinde tanıtım yapılıyor. Gerçekten incredible. Görünce, yaşayınca ne kadar incredible (inanılmaz) olduğunu anlıyor insan. Şimdi böyle bir Hindistan. Diğer taraftan çok büyük bir potansiyeli bulunan Türkiye'nin, işte sizler de ifade ettiniz, ne kadar dinamik olduğunu, ne kadar köklü bir kültürü tarihi ve ne kadar çok farklı kültürel faaliyetler sunduğunu artık herkes biliyor. Bunun neticesidir ki geçen sene, 25 milyon turisti Türkiye ağırlamıştır. Biraz önce, Rıfat başkan söyledi, dünyada turizmi gerilemeyen tek ülkedir Türkiye, 2009 krizinde. Yüzde 3 turizm büyümüştür. Bütün Avrupa ülkelerinde, herkeste turizm gerilerde. Bu da tabii çok güzel bir işbirliği alanı. Turizm denilince ulaştırma, havacılık, bunlar yine çok iyi işbirliği alanlarıdır. Bunların sayısını çoğaltabiliriz. Bunları çok detaylı bir şekilde konuştuk. Zaten şu anda işbirliği başlamış vaziyette. Hindistan'ın çok güçlü şirketleri, Türkiye'yi tanımaya başladılar. Ve birçok alanda faaliyete başladılar. Havacılık, terminal yapımı, enerji alanında ve otomobil diğer alanlarda. Türk şirketleri de aynı şekilde burada işler yapmaya başladılar. Delhi ve Mumbai havaalanının diğer servislerinin, kargo servislerinin bir Türk şirketi tarafından yapılıyor olması, gerçekten gurur verici. Başka alanlarda da zaten faaliyetler başlamış durumdadır. Şimdi bunları hızlandırmamız lazım, hiç gecikmeden. Serbest ticaret anlaşmasının yakında imzalanabileceğine inanıyorum. Burada önemli olan politik kararlılık. Bunu bugün bir kez daha gördük ve karşılıklı tekrarladık. Onun için, bunu hızlandırmamız gerekir.
Ticaretin ve ekonomik işbirliğinin alt yapısı, hukuki alt yapısı neredeyse tamamlanmıştır. Geri kalan eksiklikler de süratli bir şekilde tamamlanacaktır. Türkiye'ye yapılacak yatırım, sadece Türkiye pazarına değil, tüm çevreye yönelik olacaktır. Bizim sadece Rusya ile dış ticaret hacmimiz, 38 milyar dolar. 5 yıl içinde de hedefimiz 100 milyar dolara ulaşmaktır. Bunu şunun için söylüyorum: Türkiye'ye geldiğinizde, sadece Türkiye'ye satmayacaksınız.
Hindistan'ın tabii ayrı bir özelliği var, Türk şirketleri için hatırlatmak isterim. Hindistan, kendi içinde tabii ki çok büyük bir pazar, nüfus ortada. Kalkınma hamlesi ortada. Hindistan, o bakımdan, son ekonomik krizden, en az etkilenen ülkelerden birisi olarak çıktı. İhracat önderli bir kalkınmadan ziyade içeri dönük bir kalkınma hamlesini, daha güçlü olarak benimsemiş. Ama şunu da ifade etmek isterim: Bu krizden, yine Türk bankacılık sistemi, çok güçlü bir şekilde çıktı. En ufak bir sarsıntı geçirmedi. Biliyorum ki Hindistan bankacılık sistemi de aynı şekilde güçlü oldu. Bu meyanda bankacılık, finans sektöründeki işbirliği de çok önemlidir. Bugün yaptığımız görüşmelerde, Hindistan'ın önemli bankalarının, Türkiye'de şube açmalarını, doğrusu Sayın Başbakandan rica ettim. Aynı şekilde bizim bankalarımızın da burada faaliyet göstermelerini, güçlü bir şekilde destekliyorum.
Kısacası, şunu söyleyerek sözlerimi bitirmek isterim: Şimdi konjonktür müsaitse, o müsait olan konjonktürde yapılan yatırım, 100 misli, 1000 misli karşılık verir. Ama konjonktürün çok uygun olmadığı anda yapılan yatırımlar, tabii yine karşılık verir ama, daha az karşılık verir. Şu ara Türkiye ile Hindistan arasındaki iş yapma, yatırım yapma konjonktürü, çok müsait. Onun için hepinizi tekrar davet ediyorum. Güzel ortaklıklar kurun. Bu ortaklıklarınız sadece Hindistan ve Türkiye için geçerli olmamalı. Bu üçüncü ülkeler için de geçerli olmalı. Beraber, başka ülkelere de Türk ve Hindistan şirketleri ortaklık halinde gidebilirler. İnanıyorum ki bunu en iyi şekilde değerlendireceksinizdir. Çünkü özel sektörü teşvik etmemiz ve özel sektörü desteklememizin altındaki sebep, özel sektörün pratik olması, fleksible olması, daha rantabl çalışması, devlet bürokrasisinin özel sektörlerde olmaması. Şimdi bunun iki ülke arasında gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. Tekrar hepinize başarılar diliyorum ve sizlerin başarılarıyla her ülkenin yöneticileri de tabii ki gurur duyacaktır.
Sağolun."