"Sayın Başbakan Şerif,
Değerli Bakanlar,
Türkiye'nin ve Pakistan'ın Değerli Milletvekilleri ve Çok Saygıdeğer Pakistanlı, Türk İş Adamları, Sanayiciler,
Sözlerime başlamadan önce hepinizi sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum ve Türk halkının en sıcak selam ve muhabbetlerini sizlere sunmak istiyorum.
Pakistan'a geldiğimiz andan itibaren bize çok büyük bir dostluk, kardeşlik ve muhabbet gösterilmektedir. Bunu İslamabad'da yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanı Zerdari, Sayın Başbakan Gilani ve diğer bütün değerli dostlarımızla çok güzel görüşmeler, konuşmalar yaptık. Bugün Lahor'a geldik. Lahor'a gelmeyi, doğrusu gerçekten çok arzu ediyordum. Daha önce çeşitli görevlerim icabı defalarca ve Cumhurbaşkanı olarak da İslamabad'a hep gelmiştim. Ama İslamabad'ın dışında hiçbir Pakistan şehrini görmemiştim. Lahor, Pakistan'ın entelektüel ve kültür merkezi, tarih merkezi. Çok büyük, tarihten gelen eserler ve miraslar var. Bu şehri görmeyi çok arzu ediyordum. Bugün bu şehri görmenin de mutluluğunu yaşıyorum.
Bugün Lahor'a indiğimiz andan itibaren, başta şahsım olmak üzere, bütün heyetimize gösterilen sevgi, muhabbet ve yollar üzerinde Türk bayraklarını, Pakistan bayraklarını beraber dalgalandırarak, Türkiye ve Pakistan dostluğunu pekiştiren Lahor halkına şükranlarımı, teşekkürlerimi sunuyorum.
Lahor, Pakistan bağımsızlığını kazanmadan önce aslında Pakistan'ın varlığını ilan eden şehir, merkez. O anlamda, Lahor siyasi olarak da, şüphesiz ki, çok önemlidir. Muhammed İkbal'in şehri Lahor, çok önemli. Bu vesileyle kendisini tabii rahmetle anıyoruz, Sayın Cinnah'ı rahmetle anıyoruz. Bütün büyüklerimizi, Türkiye'den ve Pakistan'dan, hepsini rahmetle anıyoruz ve hepsine şükranlarımızı bir kez daha sunuyorum.
Bugün yine Lahor'a ayak bastıktan sonra ziyaret ettiğimiz Badşahi Camii'ni ki, tarihi Moğol köklerinden buralara emanet olan bu büyük camiyi görmekten de büyük bir mutluluk duydum. Gerçekten, İslam eserleri içerisinde, ayrı, şahane mimarisiyle bugüne kadar dimdik ayakta duran ve canlılığını koruyan bu camiyi gezmek, bizi çok etkiledi. Bu vesileyle şu tarihî gerçeği de hatırladık: Bunu biraz önce burada değerli dostumuz Pakistanlı iş adamı burada konuşurken zaten ifade etmişlerdi. Muhammed İkbal, 1921 yılında Badşahi Camii'nde çok tarihî bir konuşma yapmıştı. O zaman Türkiye'de biz kurtuluş mücadelesi veriyorduk. Osmanlı İmparatorluğu'nun en zorlu dönemlerini yaşıyorduk. Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara'daydı ama, acaba Ankara da tehlikeye girer mi diye düşünüyorduk. Ankara'dan bile başka yerlere taşınması tartışılırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, o zaman İslam dünyasının dört bir yanına mektuplar yazarak hep destek ve yardım istemişti. O mektuplar buraya da gelmişti. İşte onun üzerine, Atatürk'ün çağrısı üzerine burada Muhammed İkbal mahşeri bir kalabalığa -ki bizim arşivlerimiz 250 bin kişinin olduğunu söyler- yaptığı konuşmada, Türk kardeşlerine maddi ve manevi destek çağrısında bulunmuş ve İslam'ın son kalesinin düşmemesi için tarihî bir konuşma yapmıştı. O konuşmadan sonra, bütün bu bölgeden bizim Kurtuluş Savaşımıza maddi, manevi çok büyük yardımlar olmuştur. İşte Türk-Pakistan dostluğunun, kardeşliğinin, muhabbetinin temelleri, ta o günlere dayanmaktadır. Bazıları bunu anlamayabilir, bilmeyebilirler. Bu sevgi nereden geliyor diyebilirler. Bu sevginin derinliklerini, tarihî köklerini bilmeyenler, bunu garipseyebilirler. Ama biz bugün büyük bir gurur duyuyoruz ki, bu dostluğu ve bu sevgiyi güçlü bir şekilde yaşatıyoruz ve gelecek nesillere de hep beraber aktarmakta kararlıyız.
Bu sevgi ve muhabbete yakışır şekilde, bugünkü modern zamanda ve modern dünyada, ilişkilerimizi diğer alanlarda da geliştirme, bizim kararımızdır. Siyasi konularda Türkiye ve Pakistan, birbirini gözü kapalı destekleyen iki ülkedir. Türkiye'nin olmadığı yerde Pakistan, Pakistan'ın olmadığı yerde de Türkiye daima birbirinin sözcüsü olmuştur ve birbirinin adına hareket etmiştir. Bu, bundan sonra da böyle olacaktır.
Şimdi ekonomik alandaki işbirliğine sıra gelmiştir. Ekonomik alanda maalesef arzu ettiğimiz seviyelere ulaşmadığımızı, siz tüccarlar, siz değerli sanayiciler ve biz devlet adamları biliyoruz. İşte bunun için bugün burada toplantılar yapıyoruz. İslamabad'da da buna benzer toplantıları yaptık. Bugün Türkiye Odalar Borsalar Birliği ve DEİK ve Pencap Board of Investment and Trade arasında beraber organize edilen bu toplantıya teşekkür ediyorum. Her iki kuruluşun başkanını da tebrik ediyorum; siz değerli iş adamlarını, sanayicileri, müteşebbisleri, yatırımcıları bir araya getirdikleri için.
Bu sevgi ve muhabbete yakışır bir işbirliğini gerçekleştirmemiz lâzım. İslamabad'da yaptığım konuşmada ifade ettim. Bunun hukuki ve diğer altyapısı, hükümetler tarafından gerçekleştirilecektir ve bu konuda yoğun çalışmalar vardır. Lojistik, ulaştırma konularında yoğun çalışma başlatılmıştır. Kısa süre içerisinde, İstanbul'dan İslamabad'a tren seferi başlayacaktır ve bu kargo yükü taşıyacaktır. Yani sizin mallarınızı taşıyacaktır. Şu anda denizle olan ulaşım, 7-8 haftayı almaktadır. Bu, bugünkü haliyle 2 haftayı alacaktır ama, verdiğimiz talimatlar ve bizim üzerinde hassasiyetle durduğumuz bu konu neticesinde, inanıyorum ki bu süre 2 hafta daha kısalacaktır, daha süratlenecektir. Bu tren yolunun mal taşımacılığında, kargo taşımacılığında kullanılması için ne gerekiyorsa her şey yapılacaktır. Bundan iş adamlarımızın emin olmasını özellikle rica ediyorum. Bu sadece Pakistan ve Türkiye'yi değil, İran'ı da bağlayacaktır ve Avrupa'yı da bütün Asya'ya bağlayacaktır.
Şimdi sıra size geldi, yani iş adamlarına geldi. Aslında potansiyel çoktur ama, bu potansiyelin keşfedilmesi gerekmektedir. Türk ve Pakistanlı iş adamlarının, sanayicilerin, yatırımcılarının birbirini keşfetmesi, birbirini tanıması zamanı gelmiştir ve geçmektedir. Size kuvvetli bir çağrıda bulunuyorum ki, bu potansiyeli iyi değerlendirin. Enerji alanında, diğer sanayilerin başka kollarında, imalat sektöründe, tarım sektöründe, teknolojiye dayalı gıda sektöründe, inşaat sektöründe; her alanda çok büyük imkânlar vardır. Eminim tanıştınız. Bu heyetin içerisinde, çok sayıda enerji sektöründe yatırım yapan Türk iş adamları vardır. Bunlarla ortaklık kurmaya davet ediyorum sizi veya Türk iş adamlarını tek başına yatırım yapmaya davet ediyorum. Enerji, Pakistan'ın birinci önceliğidir.
Endüstrinin diğer dallarında, imalat alanında yine çok büyük imkânlar olduğunu biliyoruz. Bütün bunları araştırmak ve bu konularda iş yapmak, sizlere düşmektedir.
Müteahhitlik sektöründe, Türk müteahhitleri dünyanın ikinci büyük müteahhitleridir. Dünyanın 250 büyük inşaat firması içerisinde 31 tanesi Türk firmalarıdır. Çin'den sonra Türkiye, ikinci büyük müteahhit ülkedir.
Sizin de çok büyük altyapı yatırımlarınız vardır, barajlar vardır. Özellikle tekrar altını çiziyorum; hidroelektrik santrallerinin kurulmasında; büyük, orta seviyeli barajlar ve santrallerde, Türkiye'nin çok iyi tecrübesi vardır ve bunları paylaşmaya hazırız.
Sayın Başbakan Şerif Türkiye'yi ziyaret ettiğinde, Ankara ve İstanbul'dan başka şehirlere de, benim doğduğum şehir Kayseri'ye de gitti ve gördü; Türk iş adamlarının dinamizmini ve atılganlığını. Pakistanlı iş adamlarının da ne kadar çok dinamik ve atılgan olduğunu biliyorum. Pakistan'da çok önemli, şahsi arkadaşım var, dostum var. Yurtdışında çalışırken aynı ofisleri, aynı mekânları paylaştığım ve kendilerinden her zaman çok etkilendiğim, gerçekten çok Pakistanlı dostum var, arkadaşım var. Çok iyi biliyorum ki, Pakistan'ın bilgi ve entelektüel birikimi çok zengindir. İş hayatında, sadece Pakistan'da değil, Pakistan'ın dışında, Ortadoğu ülkelerinde, Avrupa'da, Amerika'da çok başarılı olmuş, her sektörde başarılı olmuş çok Pakistanlı vardır. Türk ve Pakistanlıların artık ortak iş yapma dönemi gelmiş ve geçmektedir. Bu toplantıyı özellikle yapıyoruz; sizlere bu çağrıda bulunmak için. Biz sizin önünüzü açmak için buradayız. Ama esas işleri siz yapacaksınız. Güzel örneklerin olduğunu biliyorum. Bu örnekleri çoğaltmamız lâzım ve bugün yine büyük bir memnuniyetle öğrendim ki Faisalabad Sanayi Bölgesi ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği arasında bir anlaşma imzalanacaktır, buna biz de burada şahitlik yapacağız. Bu, bir endüstri bölgesidir. Bu endüstri bölgesine Türk iş adamlarının yatırım yapması, bizleri mutlu edecektir.
Türk iş adamları, Türkiye'nin sınırını aşmıştır ve Türkiye'nin dışında birçok ülkede büyük yatırımları vardır. Orta Asya'dan Afrika'ya, Avrupa'dan Rusya'ya kadar. Rusya'yla ticaret hacmimiz bizim neredeyse 40 milyar dolara yaklaşmaktadır ve Türkiye'nin Rusya'daki başarıları, herkesin de gözünü kamaştırmaktadır. İnanıyorum ki, bu başarılardan hem sizler hem bizler büyük bir gurur duymaktayız. Bu başarılara yenilerini eklemek için, sizleri tekrar tekrar teşvik ediyorum, sizlere kuvvetli çağrıda bulunuyorum. Sizler iş yaptıkça, biz devlet adamları da bundan büyük bir mutluluk duyacağız. Nerede kalırsanız, nerede bize ihtiyacınız olursa, bize, Türkiye yöneticilerine veya Pakistan yöneticilerine hiç tereddüt etmeden gelin ve söyleyin. Büyükelçilerimiz zaten kapılarını herkese açmaktadır. Türkiye'deki ve buradaki büyükelçiler, büyük bir gayretle çalışmaktadır ve onlar da bilmektedir ki, birinci öncelik ekonomik işbirliğini geliştirmektir. Çünkü siyasi konularda yapılacak açıkçası bir şey yoktur. Birbirimizi gözü kapalı destekliyoruz dedikten sonra, geriye ne kalmaktadır ki. Geriye, enerjimizi ekonomik işbirliğine harcamak kalmaktadır. Bunu da kısa süre içerisinde başaracağımıza eminim. Koyduğumuz hedefleri kısa süre içinde geçeceğimizden de hiç şüphem yoktur.
Tekrar, bu toplantıyı tertipleyenlere teşekkür ediyorum. Bize burada gösterilen dostluğa, kardeşliğe teşekkür ediyorum. Bütün Lahor halkına, bütün kardeşlerimize, herkese Türk halkının şükranlarımı sunuyorum. Hepsine muhabbetlerimizin daim olduğunu, bunun hiçbir zaman eksilmeyeceğini bir kez daha tekrarlıyorum ve Pakistan'ın başarılarıyla daima gurur duyacağımızı burada bir kez ilan ediyor, "Yaşasın, Türk-Pakistan dostluğu!" diyorum. Sağ olun, var olun."