"Altes Prens Mikasa,
Değerli Konuklar,
Türkiye ve Japonya'nın Değerli Dostları,
Hepinize önce sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Bugün burada 2010 Japonya Yılı'nın açılışını yapmak vesilesiyle bir aradayız. Hatırlarsanız, 2003 yılında da Japonya'da Türk Yılı'nı kutlamıştık ve o yıl vesilesiyle Japonya'da Türkiye çok büyük kültür faaliyetleri yapmıştı. Yüzlerce organizasyon yapmıştı. Üç Medeniyetler Sergisi dediğimiz Hitit, Bizans, Osmanlı eserlerini Japonya'ya götürmüş ve orada sergilemiştik. İmparatorluk ailesi başta olmak üzere 1 milyon kişi, bilet alarak bu sergiyi gezmişti. Bunun yanında da yüzlerce farklı kültürel faaliyetler yapılmıştı ve Türkiye en güzel şekilde tanıtılmıştı.
Bugün büyük bir memnuniyetle görüyoruz ki, Japonya da 2010 yılında Türkiye'de Japonya Yılı tertipliyor. Yine birçok faaliyetler olacak, Japonya en güzel şekilde burada tanıtılacaktır. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Çünkü iki ülkenin birbirine tarihten gelen bir sempatisi ve yakınlığı vardır. Asya'nın Doğu ucunda Japonya, Batı ucunda da Türkiye vardır. Birbirimize benzeyen birçok özelliklerimiz vardır ama, bunların en önemlisi, kendi değerlerimizi çağdaş değerlerle birleştirip, modern dünyanın en seçkin toplulukları arasına giren iki farklı ülke olmamızdır. Bu iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin, ekonomik ilişkilerin, ticari ilişkilerin, kültürel faaliyetlerin her alanda yaygınlaşmasına çok önem veriyoruz.
2008 yılında Cumhurbaşkanı olarak Japonya'ya resmi bir ziyarette bulunmuştum ve o ziyaret vesilesiyle de Türk-Japon ilişkilerini daha ileri taşıma kararlılığımızı teyit etmiştik. Benimle beraber, bugün burada gördüğüm birçok iş adamımız da, yatırımcımız da Japonya'ya gelmişti. Bugün burada gördüğüm, Japonya'nın dünya çapındaki büyük markalarının, büyük şirketlerinin sahipleriyle, yönetim kurulu başkanlarıyla orada tek tek görüşmüş ve hepsini Türkiye'ye davet etmiştim. Bugün gerçekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Türkiye'de bir yıl boyunca Japonya'yla ilgili birçok faaliyetler gerçekleştirilecek. Bu faaliyetleri, Cumhurbaşkanı olarak himayeme aldım ve bununla ilgili ben de Türkiye'de eski büyükelçilerimiz, Japonya'yla iş yapan değerli iş adamlarımız ve bilim adamlarımızdan oluşan ayrı bir komite kurdum. Onlar da bütün bu faaliyetlere desteklerini verdiler.
Bu yıl, biraz önce Sayın Altes Prens'in de söylediği gibi, Ertuğrul Faciası'nın 120. yıldönümüne rastlıyor. Maalesef Ertuğrul Faciası, tarihimizde gerçekten çok acı bir olaydır. Ertuğrul'la ilgili kitapları, anıları okursanız, gerçekten derinden etkilenirsiniz. O zaman Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamit'in Japonya'yla dostluk kurmak amacıyla gönderdiği gemi, Japonya'ya çok başarılı bir ziyaret yaptıktan sonra dönerken, Vakayama kıyılarında büyük bir tayfuna yakalanarak maalesef orada batmıştı. 2008 yılında Japonya'ya gittiğimde, Vakayama'ya da gittim ve oradaki Türk şehitliğini ziyaret ettim. Oradaki hatıralarımızı hep yad ettik ve Türkiye'yle Japonya arasındaki bu kuvvetli bağ, hem Japonya'da hem Türkiye'de çok iyi tanınmaktadır.
İki ülke arasındaki ilişkilerin her bakımdan geliştirilmeye ihtiyacı vardır; bunu da burada ifade etmek isterim. Potansiyel çok büyüktür, ekonomik potansiyel çok büyüktür. Japon firmalarının, dünyanın her tarafına yaptığı büyük yatırımları şöyle gözden geçirirseniz, hâlâ Türkiye'yi tam keşfedemedikleri kanaatindeyim. Türkiye ile Japonya arasında birçok alanda yapılacak çok fazla iş vardır ve inanıyorum ki Türkiye, bütün büyük Japon firmalarına çok büyük avantaj da sağlamaktadır. Turizm alanında istikrarlı bir şekilde büyüme söz konusudur ama, hâlâ bu konuda da rakamlar çok tatmin edici değildir. İnanıyorum ki bu faaliyetler, Türkiye'yi Japonya'ya daha çok tanıtacak; Japonya'yı da Türkiye'ye tabii ki daha çok tanıtacaktır. Türkiye'nin arkeolojik, kültürel bakımdan ne kadar zengin olduğu ve Japon turistlerin, Japonların bu konulara ne kadar çok önem verdiğini yakından biliyorum. Bir kez Türkiye'yi tanırlarsa, Türkiye'ye defalarca geleceklerini, dostlarına, yakınlarına en güzel hatıralarını anlatarak, onları da teşvik edeceklerini tahmin ediyorum. Ümit ediyorum ki bu faaliyetler, bütün bu potansiyelin değerlendirilmesine katkı sağlar.
Ben hem buradaki değerli Japon firmalarını, Japon kurumlarının temsilcilerini ve Japonları -başta Altes Prens Mikasa olmak üzere- ve bütün Türkiye'nin çok seçkin iş adamlarını, kültür adamlarını, bilim adamlarını; hepsini bu yönde daha çok faaliyet göstermeye davet ediyorum ve bu yolun çok başarılı geçmesini temenni ediyorum. Hepinize tekrar saygılar ve sevgiler sunuyorum.
Sağ olun."