Sevgili Gençler,
Her şeyden önce, hepinize Cumhurbaşkanlığı'na, Çankaya'ya hoşgeldiniz diyorum.
Biraz önce de Sayın Bakanın verdiği bilgi çerçevesinde biliyorum ki Türkiye'nin dört bir yanından; yani bütün illerimizden burada temsilciler var. Ayrıca, Kıbrıs'tan da var. Biraz önce burada güzel konuşmayı yaptı, Kıbrıs'tan gelen arkadaşınız. Hepinizin gözlerinden öpüyor, Bayramınızı tebrik ediyorum.
Bugün 19 Mayıs. 1919 yılında Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla Kurtuluş Savaşımızın başladığını düşünürsek; Samsun, Amasya, Erzurum ve Sivas kongreleri, daha sonra Ankara'da TBMM'nin o zaman kurulması, İstiklal Savaşı'nın yapılması ve modern, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması. İşte bunun yıldönümünü yaşıyoruz. 91 yıl önce atılan büyük adımın neticesi, sadece Türkiye'de, bölgemizde değil, bütün dünyada çok büyük değişiklikler yarattı; yeni bir Türkiye kuruldu ve yeni bir Türkiye çevresine istikrar getirdi. Yeni bir Türkiye'yi örnek alan birçok ülke oldu. Ve yeni Türkiye, geçen 91 yıl içerisinde, çok büyük olaylara şahit oldu ve çok büyük başarıları elde etti.
Atatürk, 23 Nisan'ı çocuklara armağan etmişti, 19 Mayıs'ı da gençlere, sizlere, armağan etti. Gençler olarak sizlerin, 19 Mayıs'ın ne olduğunu, nasıl olduğunu, bunu çok iyi bilmeniz gerekir. Aynı zamanda kendi tarihimizi çok iyi bilmeniz gerekir. Bu çağlarda sizler bunu öğrenirseniz çok sağlam bilgileriniz olmuş olur. Yoksa ileride bunlar noksanlık olarak kalır. Onun için burada size önerim ve tavsiyem, muhakkak kendi tarihimiz, kendi geçmişimiz, tarihimizdeki önemli olaylar hakkında, çok güzel bilgileriniz, sağlam bir kültür temeliniz olsun.
İşte bugün, 19 Mayıs Türkiye'nin bütün illerinde, kazalarımızda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kutlanıyor. Bugün sabah biz de, 19 Mayıs Stadyumu'nda, hep beraber devlet erkanı olarak, oradaki kutlamalara katıldık. Gençlerimizi, onların sergilediği çok güzel gösterileri takip ettik. Ve hepsiyle gurur duyduk. Geleceğe olan ümidimiz de daha çok arttı, daha çok kendimize güvenimiz geldi.
Sizlere bu vesileyle şunu söylemek istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti, sağlam temeller üzerinde yükseliyor ve giderek bölgemizin dünyanın en çok dikkati çeken ülkesi haline geliyor. Kolay değil, 90 yılı geçti, yüz yıl oluyor, bundan birkaç sene sonra, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yıldönümünü kutlayacağız. Yani bir asır olacak. Artık her şey sağlam temeller üzerinde; hukukumuz, siyasetimiz, demokrasimiz, ekonomimiz, Silahlı Kuvvetlerimiz, güvenlik güçlerimiz, bunlar artık dünyaya örnek olacak seviyeye gelmiş vaziyettedir. Onun için kendimize olan güvenimiz tamdır. Önce bunu hepinizin böyle bilmesi gerekir. İkincisi Türkiye'nin bu büyüklüğünü, başta çevremiz olmak üzere, dünyanın her tarafında herkes büyük bir takdirle ve ibretle de takip ediyor. Şimdi bize düşen şey, Türkiye'yi daha güçlü yapmak, bütün vatandaşlarımızı daha müreffeh, zengin yapmak, daha mesut ve mutlu yapmaktır. Biz onlar için uğraşırken, Türkiye'nin geleceğini esas yapacak olanlar sizler olduğunuz için, sizler için de çok uğraşılıyor. Artık Türkiye bütçesinin en büyük kalemi, eğitime gidiyor. Yani gençlere harcanıyor, sizlere harcanıyor. Biraz önce Sayın Bakan da konuşmasında söyledi. Gençlik konularıyla ilgili, sporla ilgili, kültürle ilgili, eğitimle ilgili harcamaları topladığınızda bütün bunlar artık Türkiye'nin en büyük kalemini oluşturuyor. Yani bizler, Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenler, şunun farkında: Esas yatırım gençlere yapılması lazım. Sizin eğitiminize, öğreniminize, sizin sanat öğrenmenize, sizin bazı şeyleri güzel yapmanıza, sizin iyi yetişmenize ve geleceğe iyi hazırlanmanıza harcanması gerekir. Onun için işte bütçemizdeki en büyük kalem sizlere harcanıyor.
Aranızda okuyanlar var, aranızda okumayanlar var, gençliğin hepsi yüksek tahsil görecek diye bir şey yok tabii ki. Ama önemli olan çok sağlam ve iyi bir şekilde hayata hazır olmaktır. Kiminiz iş adamı olacaksınız, kiminiz teknisyen olacaksınız, kiminiz mühendis olacaksınız, kiminiz doktor olacaksınız, kiminiz sanatkâr olacaksınız, kiminiz sporcu olacaksınız, kiminiz müzisyen olacaksınız. Hayatın her dalında başarılı olunabilir. Önemli olan, hangi dal olursa olsun orada iyi yetişmektir.
Onun için sizlere tavsiyem şu: Bu yaşta siz her şeyi öğreneceksiniz. Yani şarj edeceksiniz. Büyüdüğünüzde, olgun yaşlara geldiğinizde, daha ileri yaşlara geldiğinizde, o öğrendiklerinizi öğreteceksiniz ve artık katkı yapmaya başlayacaksınız. Şimdi sizin öğrenme çağınız. Bu çağı boşa geçirmeyin. Ne olursa olsun, neyle uğraşıyor olursanız olun; sporla uğraşanlar çok iyi sporcu olsun, müzikle uğraşanlar çok iyi müzisyen olsun, sanatın diğer kollarıyla uğraşanlar onu çok iyi yapsınlar. Okuyanlar, çok iyi doktor, çok iyi mühendis, çok iyi öğretmen, çok iyi vali, neyse, her şeyin çok iyisi olmak için; iş hayatına atılacaklar, iş hayatında da çok büyük, güzel firmalar, kuruluşlar oluşturmak için kendisini hazırlasınlar. Erkek-kız ayrımı yapmadan söylüyorum bunları artık size. Eskiden belki farklı farklı meslekler, kızlar için veya erkekler için ayrılıyordu ama, artık öyle değil. Her meslekte kız ve erkek başarılı olabilir. Onun için bu çağrımı hepinize yapıyorum.
Bugün sevinilecek bir husus var Türkiye'de. Türkiye'de büyük bir fırsat eşitliği var. Türkiye'de belli sınıflardan gelen insanların çocukları, sadece belli mevkilere ulaşır diye bir şey yok. Çok örnek var, öyle valilerimiz vardır ki imkânsızlıklar içerisinden büyümüşlerdir, çalışmışlardır, en büyük illerimize vali olmuşlardır. Öyle ilim adamlarımız, büyük ilim adamlarımız var ki, kendileri belki de en imkansız köylerden çıkmışlardır, okumuşlardır, bugün Türkiye'nin iftihar ettiği ilim adamları olmuşlardır. Öyle büyük iş adamları var ki bugün binlerce, on binlerce insanı yanlarında çalıştırıyorlar, onlara iş veriyorlar. Yüzlerce mühendisi, yüzlerce doktoru, onları yanlarında çalıştırıyorlar, şirketlerinde firmalarında çalıştırıyorlar. En fakir bir aileden gelmiştir, hiçbir şeyi yoktur ama, çalışmıştır, azimle gayret sarf etmiştir ve bugün Türkiye'nin en büyük iş adamları olmuşlardır. Bu çok önemlidir, yani fırsat eşitliği vardır. Bugün çok sayıda burslar vardır, devletin imkanları vardır, yine birçok vakfın, özel teşebbüsün desteklediği çok büyük programlar vardır. Bugün "Ben okuyacağım, ben çalışacağım, ben şu işte azimliyim ama, imkan yok" demek artık doğru değildir. Varsa öyle olanlar ulaşsın bize. Varsa öyle olanlar devletin hangi kapısını çalarsa çalsın, "Ben çok çalışkanım, çok çalışmak istiyorum ama, şu imkansızlıktan dolayı yapamıyorum" diyenler varsa, tekrar sesleniyorum, haber versinler. Hiç kimse unutulmuş değil, unutulanlar varsa, muhakkak ortaya çıksın. Onun için sevgili gençler, size burada sizlerin büyüğünüz olarak sesleniyorum, bu söylediklerimi hem siz hafızanıza, aklınıza iyice yazın hem de gittiğinizde arkadaşlarınıza hep söyleyin. Hepiniz başarılı olmak zorundasınız. Hepinizin arkasında devletimiz var. Hepinizin arkasında çok sağlam bir şekilde duran büyük Türk devleti var. Hiçbiriniz yalnız değilsiniz. Ama bu yılları sakın boşa harcamayın. Bu yıllarda çok okuyun, bu yıllarda çok öğrenin. İçe kapalı olmayın. Hem birey olarak kendiniz içe kapalı olmayın hem şehirlerimiz, okullarımız içe kapalı olmasın hem de Türkiye içe kapalı olmasın. Hep dışa açık olmamız lazım. Çok temaslar yapmak lazım, çok konuşmak lazım. Artık istediğiniz kütüphaneye, istediğiniz kitaba ulaşabilirsiniz. Bugün Türkiye'nin ulaştığı seviye; bilgi çağındayız, hepinizin okulunda, belki hepinizin evinde bilgisayarlar var. İstediğiniz yere ulaşabilirsiniz, istediğinizi öğrenebilirsiniz.
Yabancı dil, muhakkak, hangisini istiyorsanız, muhakkak öğrenin. Ama önce tabii Türkçe'yi çok iyi konuşun. Tekrar söylüyorum, kendi tarihimizi, kendi kültürümüzü, kendi edebiyatımızı, kendi şairlerimizi, bunları çok iyi bilin. Hepinizin hafızasında büyük şairlerimizden mısralar olsun. Hepiniz önemli olayları bilin, önemli kültür mesellerini bilin. Önemli yazarların kitaplarını, -yerli ve yabancı- hepsini okuyun. Bunları bu yaşta yapacaksınız. Bunları bu yaşta yapmazsanız, ileri yaşlarda bugün okumanız gereken kitabı okuyamazsınız. O zaman da eksikliğini hissedersiniz. Onun için sizin şimdi bakıyorum yaşlarınıza; siz 5-10 sene sonra artık almaya değil, vermeye başlayacaksınız, katkı sağlamaya başlayacaksınız. Onun için size tekrar sesleniyorum buradan, kendinizi hayata iyi hazırlayın, bunun için çok fırsatlar var, bu fırsatları da en iyi şekilde değerlendirin. Siz ne kadar hayata iyi hazırlanırsanız, Türkiye'nin geleceği de o kadar iyi olacaktır. Siz ne kadar sağlam, bilgili, ahlaklı, ülkesine, vatanına, milletine bağlı olursanız, bizim gelecekle ilgili o kadar çok güvenimiz artacaktır. Siz ne kadar çok dünyayı takip ederseniz, olup bitenlere vakıf olursanız, biz o kadar çok yine kendimize güven duyacağız, ki gelecek nesillerimiz, Türkiye'yi çok daha yüceltecekler, insanlığa çok daha fazla katkı sağlayacaklar diye.
Ümit ediyorum bu söylediklerimi unutmazsınız, bunları arkadaşlarınıza hep yayarsınız, kendi aranızda hep tekrarlarsınız, konuşursunuz, İnanıyorum ki sizlerin elinde Türkiye çok daha güçlü, çok daha büyük olacaktır. Onun için işte Atatürk bu Bayramı sizlere armağan etti. Onun için "Türkiye'yi biz kurduk, siz yaşatacaksınız" dedi. Ama siz sağlam büyümezseniz, siz güçlü, bilgili tam donanımlı bir şekilde büyümezseniz, o zaman biz tabii ki kaygı duyarız. Ama inanıyorum ki bu böyle olmayacak, tam tersi olacak. Sizler bizlerden daha iyi yetişiyorsunuz. Çünkü imkanlarınız daha çok. Çünkü her şeye daha kolay ulaşıyorsunuz. Çünkü bugünkü Türkiye'de fırsat eşitliği, bundan 50 sene önceki Türkiye'den daha çok. O bakımdan gelecek çok aydınlık olacaktır. Çok daha parlak olacaktır.
Hepinize tekrar başarılar diliyorum. Döndüğünüzde, ailelerinize, arkadaşlarınıza, öğretmenlerinize, herkese, hepsine selamlarımı ve sevgilerimi iletin. Hepinize başarılar diliyorum, hepinizin gözlerinden öpüyorum.