11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Marmara Grubu Vakfı tarafından düzenlenen "22. Avrasya Ekonomi Zirvesi"ne katıldı. Gül, 'Popülizm' konusunun ele alındığı 'Bilge Adamlar Oturumu'nda yaptığı konuşmada, popülizmin dünyada çok konuşulan ve güncel olduğu kadar da kaygı verici bir konu olduğunu dile getirdi.
Popülizm gelişirken sadece liberal demokrasiyi geriletmediğini, demokrasinin temel ilkelerini, niteliklerini zayıflattığını bunun çok tehlikeli, kaygı verici olduğunu belirten Gül, "Hepimiz biliyoruz ki uzun süren Soğuk Savaş dönemi bittikten sonra 1989'da Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra 1991'de Sovyetler dağıldıktan sonra demokrasi, özgürlükler çok geniş bir alana yayılmaya başladı. Temel hak ve özgürlüklerden insanlar daha çok yararlanmaya başladı. Hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde devletler yeniden yapılandırılmaya başlandı. Anayasaları yeniden yazıldı. Anayasalar yazılırken demokratik hukuk devleti nasıl olunur, bu konuda çok önemli adımlar atıldı." diye konuştu.
Ancak 21. yüzyılın ikinci 10 yılında işlerin biraz geri gitmeye başladığını, popülist hareketlerin dünyanın bir çok yerinde yükseldiğinin görüldüğünü aktaran Gül, bir çok gelişmekte olan ülkenin, demokratik standartlarını, hukuk standartlarını yükseltmek için mücadele verirken, köklü reformlar hedeflenirken, birden bire gerilemeye başladığına dikkati çekti.
Bunun çok kaygı verici olduğunu dile getiren Gül, "Popülizmin ilk rüzgarları önce Latin Amerika'da esti, sonra durdu. Bu on yıl içinde özellikle Avrupa'da ve daha sonra bugünkü Amerikan yönetiminin ve başkanının seçim kampanyasıyla başlayan dili, söylemleri ve ülkeyi yönetiş tarzıyla, bütün dünyada esmeye başladı. Bu çok kaygı verici özelikle dünyanın önemli ülkelerinin, dünya politikasında ağırlığı olan ülkelerin bu tip politikaları tercih etmelerinin neticeleri muhakkak ki vardır." diye konuştu.
Tarihin en kötü popülizminin 2. Dünya Savaşı'ndan önce yaşandığını belirten Gül, sözlerine şöyle devam etti:
"O zaman popülizm, faşizm şeklinde de ortaya çıktı ve önce kendi ülkelerinde daha sonra bütün kıtada çok büyük acılar çektirdikten sonra maliyetini insanlar ödediler. Ama bugün gördüğümüz popülizm, otoriter bir yönetim şekilde ortaya çıkıyor. Herhalde bugünkü dünyada faşizm olacak hali yok veya komünizmin eskiden olduğu gibi o acımasız diktatörlüklerinin yaşanacağı artık herhalde mümkün değil. Ama başka bir şekilde, daha otoriter yönetimler şeklinde ortaya çıkmaya başladı. Hepsinin ortak özelliği de şu; Büyük hayal kırıklığı çeken toplumları, halkları, öfkelerini onların hissiyatlarını bilinçli bir şekilde hedef alarak, onların zafiyetlerini istismar etmeye başladı. Aslında popülizm bu.
Popülizmin ortaya çıkışı, büyük adaletsizlikler, bunlar ekonomik veya siyasi bir çok farklı düşünceler, hayal kırıklıkları insanların yaşadıkları ama bunları bilinçli bir şekilde istismar etmek için yaklaşmak çok acı. Bunun çok geliştiğini görüyoruz. Bu tip popülist tarzlar muhalefetteyken sözde kalır. Tabii çok yıkıcı olur. Bir taraftan kitlelerin hissiyatını ateşlediği için kitleleri bir şekilde eğitmiş oluyor. Ama iktidarda olursa popülist siyasi akımlar veya iktidardakiler popülizm yaparlarsa bu çok daha tehlikeli olur. Çünkü söylemle uygulama birleştiği andan itibaren bunun neticeleri çok büyük sıkıntılar getirir. Toplumlara, ülkelere çok büyük zararlar ortaya çıkartır."
"Popülizmin sürdürülebilirliği söz konusu değil"
Popülizmin kısa vadede netice getirebildiğini, insanların kazanabildiğini ama uzun vadede herkesle birlikte kayba yol açtığını belirten Gül, "Popülizmin sürdürülebilirliği söz konusu değil. Önemli olan sağlıklı, sürdürülebilir siyasetlerle, toplumun sorumluluğunu alan halka sürekli mutluluk, refah getirebilmeleri. Belli bir dönem değil, bunu sürekli olarak yapabilmeleri ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi sağlayabilmeleri. Popülist olanlar halka sadece balık verirler ama balık nasıl tutulur hiç bir zaman öğretmezler. Onun için bir gün balık bittiğinde de sıkıntılar, felaketler ortaya çıkar." değerlendirmesinde bulundu.
11. Cumhurbaşkanı Gül, alacak çok büyük derslerin olduğunu ifade ederek, "Bu akım öncelikle demokrasinin temel niteliklerini hedef alıyor, onu çürütüyor. Kuvvetler ayrılığını, adaletin bağımsız ve tarafsız şekilde dağıtılmasını, kamudaki şeffaflığı hedef alıyorlar. Bütün bunlar popülizmin ilerlediği ülkelerde geriliyor. Bunu her kıtada görüyoruz. Yabancı düşmanlığı, azınlıklara karşı düşmanlığı, göçmenlere karşı düşmanlığı, bazı ülkelerde İslamofobia, bazı ülkelerde antisemitizm bütün bunları kullanarak sözüm ona çoğunluğun hissiyatına hitap ediyor. Ama bu çok tehlikeli bir ateşi körüklüyorlar." dedi.
Ekonomik olarak popülizmin felaket olduğunu ifade eden Gül, "Bunun en güzel örneğini bugün çok tartışılan Venezuela'da görüyoruz. Dünyanın en büyük petrol, gaz, altın rezervlerine sahip olan bir ülke, bugün halkı ne kadar acı çekiyor, bütün ülkelerin adeta oyuncağı haline gelmiş, herkes bir şey söylüyor, bölünmüşlük içerisinde." diye konuştu.
Bunu büyük ülkeler ve güçler yaptığında, dünyaya istikrarsızlık, felaket ve güvensizlik getirdiğine işaret eden Gül, Afganistan ve Irak'ın işgalinden Suriye savaşının başlamasına kadarki bu süreçte popülist eğilimlerin açıkça görüldüğünü anlattı.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump'ın seçim kampanyasına değinen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlar geçici zannediliyordu ama bugün koskoca bir devlet dünya siyasetinin ekonomisinin merkezi olan en büyük askeri güçte, en hassas konular twitter üzerinden yapılabilirse bu akıl almaz bir durum. Bunun öngörülemez neticeleri her zaman çıkabilir ama şu andan itibaren ortaya çıkan şey, bütün müttefikler, demokratik ülkeler ve hür dünya içerisinde çok büyük bir güven bunalımını zaten yaratmış vaziyette. Amerika Birleşik Devletleri kendisini kutuplaşırken bir taraftan da Avrupa'yı, kendi müttefiklerini, hür dünyayı, demokrasileri zayıflatıyor. Dünya güvenlik mimarilerinin temellerini tamamen sarsıyor. Kurumları dışlayıp, sadece bir iki kişinin davranışları bunları yaparsa, çok net söylüyorum, dünyayı da kendini de nereye götürecek hiç bilinmez.
Bunun bir örneği, yine önemli büyük ülkelerin popülizmi politika haline getirmeleri, popülizmin o ülkelerde etkili olmasının neticelerini görme açısından İngiltere'nin Avrupa Birliğinden çıkışı Brexit. Referandum kararının alınışını da referandum sürecini de şöyle hatırlarsanız, burada ne kadar popülist kişilerin be hareketlerin neye mal olduğunu, koskoca devleti nasıl bugün acınacak hale getirdiğini hep beraber görürüz. Dolayısıyla popülizm hele hele bilinçli bir şekilde sadece güç kazanayım diye yapılan popülizm her zaman çok büyük felaketler getirmektedir."
"Farklılıkları beraber yaşatabilmek popülizmle mümkün olmaz"
Abdullah Gül, siyasi tarihin milletlerin yükselişleri ve gerilemeleriyle dolu olduğunu anımsatarak, bugünkü dünyada geçmişin hatalarını tekrar yapmamak gerektiğini, bunu yapan devlet yöneticileri, liderler, siyasi akımlar ve partilerin, sorumluluklarını aldıkları toplumlara çok büyük acılar çektireceklerini ve ülkeye büyük zararlar vereceklerini anlattı.
Ülke içinde yapılan popülizm toplumları kutuplaştıracağını belirten Gül, "Çoğulculuğu, beraber yaşama duygularını çok zedeler. Farklı düşüncelerde, kimliklerde, farklı etnik veya inançlarda olan insanların hep beraber yaşamasını zorlaştırır." dedi.
Avrupa, Amerika, Ortadoğu ve Avrasya'daki ülkelerinde hepsinde çoğulcu yapıların olduğunu aktaran Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
"Önemli olan bu çoğulculuğu, farklılıkları beraber yaşatabilmek. Farklılıkları beraber yaşatabilmek hiçbir zaman popülizmle mümkün olmaz, tam tersine popülizm ayrıştırır. İnsanların onurunu çok zedeler. O bakımdan kendi ülkelerine çok büyük zarar verirler. Popülizm insanlığa ve ülkelere hiçbir şey getirmez. Tekrar acılar getirir. Bu kadar tecrübelerden sonra insanların tekrar aynı şeyleri yaşamaları, yaşatılmaları, insanlara çok yazık olur. Onun için şunu biliyor ki, bütün kusurları noksanlarına rağmen yine demokrasiyi mükemmelleştirmek lazım. Mükemmel olmadığı için noksanlıkları, gelirlerdeki adaletsizlikler veya başka ihmaller, bütün bunlar insanları hayal kırıklığına uğratıyor. Bunu gidermek lazım. Bunu gidermenin yolu hiçbir zaman popülizm değil, aksine demokrasiyi, demokratik değerleri, insan hakları, hukukun üstünlüğü, bu temel evrensel kriterleri her ülkede güçlendirmek."
Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Akkan Suver'in moderatörlüğünde gerçekleşen 'Popülizm' konulu oturumda Abdullah Gül'ün yanı sıra konuşan diğer katılımcıların isimleri ise şu şekilde: "Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, eski Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bujar Nishani, Slovenya eski Cumhurbaşkanı Danilo Turk, Romanya eski Cumhurbaşkanı Emil Constantinescu, Hırvatistan eski Cumhurbaşkanları Ivo Josipovıc ve Stjpan Mesıc, Letonya eski Cumhurbaşkanı Valdis Zatlers ve Moldova eski Cumhurbaşkanı Lucinschi."
Konuşmaların ardından liderler günün anısına aile fotoğrafı çektirdi.