Cumhurbaşkanı Gül, himayesinde düzenlenen ve Nobel ödüllü bilim adamlarının da katıldığı, “Barış için Güneş Enerjisi Konferansı”nın açılış oturumunda yaptığı konuşmada, “Günümüz dünyasında, enerji güvenliği, milletler ve devletler için bir hayatta kalma meselesine dönüşmüştür. Artık birçok ülke enerji politikalarını kendi dış, ekonomi, savunma ve bilim politikalarının temel bir öğesi olarak telakki etmektedir” dedi.
“Dünya Barışı İçin Güneş Enerjisi Konferansı”, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün himayesinde İstanbul’da gerçekleştiriliyor. Cumhurbaşkanı Gül, konferansın açılışına katılarak bir konuşma yaptı.
Organizasyonu gerçekleştiren Prof. Dr. Serdar Sarıçiftçi’ye ve dünyanın dört bir yanından gelerek Konferansa katılan bilim insanlarına teşekkür ederek başladığı konuşmasında Cumhurbaşkanı Gül, Konferansın yenilenebilir enerji kaynakları ve dünya barışının pek çok veçhesine ışık tutacağına inandığını anlattı.
Günümüz dünyasında, enerji güvenliğinin, milletler ve devletler için bir hayatta kalma meselesine dönüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Gül, artık birçok ülkenin, enerji politikalarını kendi dış, ekonomi, savunma ve bilim politikalarının temel bir öğesi olarak gördüğüne dikkat çekti.
JEOPOLİTİK VE EKONOMİ POLİTİĞİN KONUSU HALİNE GELEN ENERJİ
Enerjinin, teknik bir siyasa alanı olmaktan çıkıp jeopolitik ve ekonomi politiğin konusu haline geldiğini ve dünya dengelerini değiştiren bir niteliğe büründüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül sözlerine, şöyle devam etti: “Ayrıca, iklim değişikliği ve çevresel bozulma, insanlığın ve dünya barışının esenliği ile artan bir şekilde yakından ilintili bir hale gelmiştir. Son iki yüzyılda kaydedilen büyük teknolojik ilerlemeler neticesinde insanoğlu olarak tabiatın denge ve kurallarına meydan okumak için elimizden geleni yaptık. Bu çerçevede, sürdürülebilirlik ilkesine yeterince riayet etmeden dünyanın mevcut sınırlı kaynaklarını tüketmekte hiç tereddüt etmedik. Tüm bunların neticesinde dünyamız, daha çok nüfus barındıran, refah seviyesi yükselen, ancak felaketlere meyleden bir yer haline geldi.”
Son yıllarda meydana gelen acı tecrübelerin, doğanın, insanoğlunun yaptığı suiistimalleri karşılıksız bırakmadığını ve türlü felaketlerle cezalandırmak suretiyle cevap verdiğini gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül,“Dolayısıyla, gerek kendimizin, gerek gelecek kuşakların bekası bakımından tabiatla barışmamızın tam zamanıdır. Bu barış, aynı zamanda tabiata ve gelecek nesillere adil olmak demektir” dedi.
“ENERJİ GÜVENLİĞİ DÜNYA BARIŞI VE İNSANÎ GÜVENLİĞİN TEMEL KONUSUDUR”
Sorumlu enerji politikalarının etkin biçimde hayata geçirilmesiyle, iklim değişikliği ve çevresel bozulmanın önüne geçilebileceğini düşündüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “İklim değişikliği ve çevre sorunları, en fazla dünyanın en dezavantajlı kesimlerini mağdur etmektedir. Bu bağlamda, milyonlarca insan, kendi ülkeleri ve yurtdışında ekolojik mülteci durumuna düşmüştür. Bilimsel çalışmalar, bu durumun önümüzdeki yıllarda daha da kötü bir hal alacağını göstermekte, yeni iç savaş ve devletler-arası savaşları tetikleyeceğini ileri sürmektedir. Dolayısıyla, enerji güvenliği ve iklim değişikliğinin dünya barışı ve insanî güvenliğin temini açısından temel konusu haline geleceği aşikârdır. Diğer taraftan, özgürlük ve istikrarın temini açısından kilit önemi haiz olan iktisadi kalkınma ve zenginliğin temel girdisi de yine enerjidir. Bu nedenle, iktisadi büyüme ve sürdürülebilir kalkınma ile doğrudan ilintili olan enerji politikaları hassasiyetle ele alınmalıdır. Dünya genelinde enerji altyapısına yapılacak yatırımlar, bu hedeflerin sağlanmasında büyük önemi haizdir.”
ENERJİ SEPETLERİNDE ÇEŞİTLİLİK
Cumhurbaşkanı Gül, enerji arz güvenliğinin, küresel anlamda ortak bir endişeyi teşkil ettiğini, sınırlı enerji kaynakları ve artan enerji talebinin enerji güvenliğini daha da önemli bir hale getirdiğini belirterek, bu nedenle, tüm ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarının payını arttırmak suretiyle enerji sepetlerine çeşitlilik kazandırmalarının artık bir zorunluluk haline geldiğini vurguladı.
Küresel iklim değişikliğinin insanoğlu için emsali görülmemiş bir tehdit teşkil ettiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, “Hâlihazırda olumsuz etkileri bize bedel ödetmekte ve bu konuda sergilenen ataletin maliyeti her geçen gün daha da artmaktadır” dedi.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE ETKİN MÜCADELE DÜŞÜK KARBON TOPLUMUNA GEÇİŞLE MÜMKÜN OLABİLİR”
Cumhurbaşkanı Gül konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün hepimiz için temel imtihanla karşı karşıyayız: Bu da, azalan kaynaklarımıza rağmen artan enerji ihtiyacımızı, iklim değişikliğinin etkileri ile nasıl dengeleyeceğimiz hususudur.
Öncelikle, geri döndürülemez sonuçlarından kaçınabilmek adına küresel anlamda gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu konuyla, küresel iş birliği içerisinde mücadele etmek bir zaruret teşkil etmektedir.
Hepimizin bildiği üzere, iklim değişikliği ile etkin mücadele ve enerji arz güvenliğinin temini, ancak düşük karbon toplumuna geçişle mümkün olabilir. Bu da, hayat tarzımız üzerinde temel değişiklikler getirecek olan bir düşük karbon ekonomisi üzerine kurulu olacaktır. Tabiatıyla, daha çok yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve enerji sepetimiz içerisindeki fosil yakıtlarının payının düşürülmesi ile böyle bir netice alınabilir. Öte yandan, düşük karbon ekonomisine geçişin, yüksek oranda finansman destekli büyük yeni yatırımlar ve ilave altyapıların tesisiyle gerçekleşebileceği aşikârdır. Kuşkusuz bu dönüşümün gerçekleşmesinde güneş enerjisi kilit rol oynayacaktır.”
Cumhurbaşkanı Gül, hâlihazırda güneş enerjisinin, henüz maliyet-etkin bir enerji kaynağı olmadığını, bu büyük enerji kaynağının kullanılabilir hale gelmesinin değerli bilim insanlarının çabalarına bağlı olduğunu belirtti.
YÖNETİCİLERİN SORUMLULUĞU
Bilim insanlarına, “Sizin getireceğiniz yenilikler sayesinde, güneş enerjisi milyarlarca insan için daha ucuz, tatbik edilebilir ve erişilebilir bir hale dönüşebilir. Güneş enerjisi üzerine yaptığınız çalışmalarınız, dünya barışını tahkim edecek açlıkla mücadele, iktisadi kalkınma, refah ve enerji güvenliği gibi konular açısından büyük önem arzettiğini de sanıyorum bir kez daha dile getirmeme gerek yoktur” diye seslenen Cumhurbaşkanı Gül, yöneticiler olarak, sorumluluklarının bilincinde olduklarını ve araştırma ve geliştirme faaliyetlerine her bakımdan destek vermek durumunda olduklarını vurguladı.
GÜNEŞ ENERJİSİNİN ETKİN KULLANIMI
Güneş enerjisinin etkin kullanımının önünü açacak bir sinerji yaratılmasını teminen uluslararası iş birliğinin de geliştirilmesinin önemine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, “Güneş enerjisine ve sizin değerli çalışmalarınıza verdiğim önemin bir tezahürü olarak bu önemli Konferansın himayemde düzenlenmesine karar verdim. Ayrıca, bu sabah Konferansın açılış oturumuna katılmayı da uygun gördüm. Umarım tüm bu konferans gibi etkinlikler sayesinde güneş enerjisi teknolojilerinin geliştirilmesinde önemli açılımlar görebiliriz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasının sonunda, Konferansın sinerjisinin enerji arz güvenliğine, dünya barış ve istikrarına katkılarda bulunmasını temenni etti.
NOBEL ÖDÜLLÜ KATILIMCILAR
İstanbul’daki Konferansa Johannes Kepler Üniversitesi Fizikokimya Enstitüsü Direktörü ve Linz Organik Güneş Pilleri Enstitüsü Müdürü Prof.Dr Serdar Sarıçiftçi; 1998 yılı Nobel Kimya Ödülü Sahibi, California Üniversitesi Teorik Fizik Enstitüsü Kurucu Direktörü Prof. Dr. Walter Kohn, 2000 yılı Nobel Kimya Ödülü Sahibi, California Üniversitesi Santa Barbara Fizik Bölümü Prof. Dr. Alan J. Heeger;Ben-Gurion Üniversitesi, İsrail Ulusal Güneş Enerji Merkezi Direktörü, Prof. Dr. David Faiman; Rochester Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ching Tang; Texas Üniversitesi Nanoteknoloji Enstitüsü Direktör Yardımcısı Prof. Dr. Anvar Zakhidov; Osaka Üniversitesi Bilimsel ve Endüstriyel Araştırmalar Enstitüsü’nden Prof. Shozo Yanagida; Bari Üniversitesi İtalya Kimya Topluluğu İnorganik Kimya Bölümü Başkanı Prof. Michele Aresta ve Harvard Üniversitesi Kimya ve Kimyasal Biyoloji Bölümü’nden Prof. Daniel George Nocera’nın da aralarında bulunduğu dünyanın dört bir yanından bilim insanı katılıyor.