İsviçre Parlamentosu'na hitap eden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile köklü bir geçmişi paylaşan İsviçre'ye yapılan bu ziyaretin, iki ülkeyi ve halklarını yakınlaştıran yeni bir adım teşkil edeceğine emin olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsviçre Parlamentosu'nu ziyaret etti. İsviçre Cumhurbaşkanı Doris Leuthard ziyaret sırasında, Cumhurbaşkanı Gül'e parlamento binasını tanıttı. Ardından her iki cumhurbaşkanı, heyetlerinde bulunanları takdim ettiler.
TÜRKİYE'DEN İSVİÇRE'YE CUMHURBAŞKANI SEVİYESİNDEKİ İLK DEVLET ZİYARETİ
Daha sonra Cumhurbaşkanı Gül, İsviçre Parlamentosunda yaptığı konuşmada, dönemin Konfederasyon Başkanı Pascal Couchepin'in 2008 yılında Türkiye'ye ilk kez devlet başkanı düzeyinde tarihî önemde bir ziyarette bulunduğunu, kendisinin de Türkiye'den İsviçre'ye cumhurbaşkanı seviyesindeki ilk devlet ziyaretini gerçekleştirmekten dolayı kıvanç duyduğunu söyledi.
TÜRKİYE-İSVİÇRE: “İNSANCIL FAALİYETLERİN TEMELİNİN ATILMASINA ÖNCÜLÜK ETMİŞ İKİ ÜLKE”
İsviçre ve Türkiye'nin, önemi herkes tarafından kabul edilen uluslararası insancıl faaliyetlerin temelinin atılmasına 150 yıl önce öncülük etmiş ve bu faaliyetlerin evrenselleşmesine katkıda bulunmuş iki ülke olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay teşkilatlarının amblemlerinin İsviçre ve Türkiye bayraklarından esinlenmesinin, söz konusu tarihî misyonun bir tezahürü olarak iki ülke arasında anlamlı bir bağ oluşturduğunu belirtti.
“İSVİÇRE, TÜRKİYE'NİN TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR YERE SAHİP”
Cumhurbaşkanı Gül, İsviçre'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu, Lozan ve Montrö gibi kentlerin isimlerinin Türk tarihine altın harflerle kazındığını ifade ederek, yakın geçmişe bakıldığında ise akla ilk olarak Bürgenstock'un geldiğini, Dışişleri Bakanı olarak Türk heyetine kendisinin başkanlık ettiği bu toplantılarda Kıbrıs'ın geleceğiyle ilgili çok yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüklerini anlattı.
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Gül, “Birleşmiş Milletlerin çözüm planı, 2004'te Güney Kıbrıs Rum Kesiminde gerçekleştirilen referandumda da kabul edilmiş olsaydı ve Kıbrıslı Rumlar da Kıbrıslı Türkler gibi Adada kalıcı çözüme cesaretle ‘evet’ demiş olsalardı, şüphesiz Bürgenstock, Avrupa tarihinde İsviçre'nin kolaylaştırıcı rolünün yeni simgesi olacaktı” dedi.
“İSVİÇRE'YE YAPILAN BU ZİYARET İKİ ÜLKEYİ YAKINLAŞTIRAN YENİ BİR ADIMDIR”
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile köklü bir geçmişi paylaşan İsviçre'ye yapılan bu ziyaretin, iki ülkeyi ve halklarını yakınlaştıran yeni bir adım teşkil edeceğine emin olduğunu, ilişkileri demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, kadın-erkek eşitliği gibi öncelikli ortak değerler temelinde güçlendirerek geleceğe taşıma kararlılığında olduklarını bildirdi.
Türkiye'nin bu değer ve ilkelerden hareketle bölgede ve dünyada barış, güvenlik, istikrar ve refahın temini için tüm imkânları seferber ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Aynı şekilde terörizm ve şiddet, kitle imha silahlarının yayılması, ırkçılık, hoşgörüsüzlük, etnik ve dinî ayrımcılık, antisemitizm, İslamofobi ve yabancı düşmanlığına karşı da titizlikle gayretlerimizi sürdürüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Eylül ayında New York'ta yapılan BM Genel Kurulu’nun genel görüşmeleri sırasında Leuthard'ın yaptığı konuşmada da yarının güvenli ve müreffeh dünyasını kurmak için bugünden sorumluluğu üstlenerek el birliğiyle çalışmak gerektiğini belirttiğini ifade etti.
“BU TEMASLAR İKİ ÜLKE HALKLARI ARASINDAKİ DOSTLUK HİSLERİNİ DAHA DA KUVVETLENDİRECEK”
Türkiye ve İsviçre parlamentolarında kurulan dostluk gruplarının halktan halka ilişkileri güçlendirmek suretiyle ortak çalışmalara ivme kazandıracağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, bu anlayışın bir sonucu olarak kendisine eşlik eden heyette TBMM'de çeşitli partilerden milletvekillerinin yer aldığını, Türk milletvekillerinin bu vesileyle İsviçreli meslektaşlarıyla yararlı görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi.
“İSVİÇRE İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLER BÜYÜK BİR POTANSİYEL ARZ ETMEKTEDİR”
“İki ülke halkları arasındaki dostluk hislerini daha da kuvvetlendirecek bu çerçevedeki karşılıklı temasların önümüzdeki dönemde artarak devam edeceğine inanıyorum. İsviçre ile Türkiye arasındaki ilişkiler, ekonomi, ticaret, eğitim, bilim, kültür ile sosyal ve beşeri alanlarda da büyük bir potansiyel arz etmektedir. Bu potansiyelin hayata geçirilmesi yolunda son dönemde önemli adımlar da attık. Özellikle ticaret ve yatırım ilişkilerimizin zemininin geliştirilmesinde önemli mesafe kat ettik. Bu kapsamda 18 Haziran 2010 tarihinde İsviçre'de imzalanan Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşmasının bir an evvel yürürlüğe girmesine büyük önem atfediyorum” diyen Cumhurbaşkanı Gül, geçen yıl küresel ekonomik krizin etkisiyle 2,3 milyar dolara düşen ticaret hacminin iki ülkeye de yakışmadığını aktararak, İsviçre’nin, Türkiye'nin Balkanlar'dan Orta Doğu'ya, Karadeniz havzasından Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya kadar uzanan bölgede müşterek çalışmalara imza atabileceği önemli bir ortak olduğunu aktardı.
“İSVİÇRE'DE YAŞAYAN TÜRK VATANDAŞLARI BİR DOSTLUK KÖPRÜSÜDÜR”
Cumhurbaşkanı Gül, İsviçre'de yaşayan ve nüfusu 120 bini aşan Türk toplumunun iki ülke arasındaki iş birliğinin çeşitlendirilmesi için önemli bir fırsat olduğunu, aynı zamanda toplumsal ve kültürel anlamda da bir dostluk köprüsü teşkil ettiğini söyledi. İsviçre'de yaşayan Türk vatandaşlarının, Türk ve İsviçre halkları arasında karşılıklı anlayış ve hoşgörünün geliştirilmesi bakımından önemli bir unsur olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, “Bu önemli potansiyeli değerlendirerek eğitim ve kültür alanında ülkelerimiz arasında yeni iş birliği mekanizmaları oluşturabiliriz” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin geçen yılki Cenevre Kitap Fuarına onur konuğu olarak katılmasının, kültürel etkileşim yoluyla iki ülke halklarının birbirini daha iyi tanımalarına çok hizmet ettiğini belirtti.
“KAFKASLARDA BARIŞIN HÂKİM OLMASI İÇİN ÇABALARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ”
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında, Türkiye-Ermenistan ilişkilerine de değindi. Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişki kurulması ve ikili ilişkilerin geliştirilmesine ilişkin protokollerin İsviçre'nin kolaylaştırıcı çabaları neticesinde geçen yıl Zürih'te imzalandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, “Bu tür meselelerin kolaylıkla halledilmediği bir vakıadır. Ancak Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesini hedefleyen protokollerin hayata geçirilmesine yönelik güçlü irademizi kararlılıkla muhafaza ediyoruz ve Kafkaslarda kalıcı ve kapsamlı bir barışın hâkim olması için samimiyetle çabalarımızı sürdürüyoruz. Bu aşamaya gelinmesinde önemli rol oynayan Cumhurbaşkanı Sayın (Serj) Sarkisyan'ın da bugüne kadar sergilediği liderlik ve devlet adamlığını sürecin başarıyla tamamlanması için aynı cesaretle sürdürmesini bekliyoruz” dedi.