Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da bulunan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin Balkanlar’ın önemli bir parçası olduğunu ifade ederek “Türkiye, bu dostluğunu Bosna Hersek’teki bütün etnik ve dinî farklılıklara aynı duyarlılık ve samimiyetle göstermektedir” dedi.
Saraybosna Havalimanı'nda Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Haris Slajdzic tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Gül ve Bayan Gül, daha sonra Başkan Slajdzic ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Konak Rezidans’ına geçti. Buradaki resmî törenin ardından Cumhurbaşkanı Gül, Haris Slajdzic ve Konsey üyeleriyle baş başa görüştü.
Heyetler arası görüşmelerden sonra Cumhurbaşkanı Gül ve Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Haris Slajdzic ortak bir basın toplantısı düzenlediler.
Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine Bosna Hersek’i ziyaret etmekten duyduğu memnuniyetini dile getirerek başladı ve kendisiyle heyetine gösterilen misafirperverliğe teşekkür etti.
Türkiye’nin Balkanlar’ın önemli bir parçası olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye, bu dostluğunu, yakınlığını Bosna Hersek’teki bütün gruplara, bütün etnik ve dinî farklılıklara, hepsine de aynı duyarlılık ve samimiyetle göstermektedir ve herkesi aynı büyük dostlukla kucaklamaktadır” diye konuştu.
BOSNA HERSEK’İN NATO VE AB İLE BÜTÜNLEŞMESİ
Türkiye’nin destek ve katkılarını aynı şekilde bütün Bosna Hersek’e vermeye özen gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti: “Bosna Hersek’in NATO ve Avrupa Birliği ile bütünleşmesine çok önem veriyoruz. Çünkü şuna inanıyoruz ki, güvenlik ve istikrar hem AB, hem de NATO gibi büyük bir şemsiyenin altında çok daha kolay ve çok daha sürekli sağlanmış olacaktır. Gerek NATO gerekse AB’ye üyelik yolunda atılması gereken adımlar, yapılması gereken reformlardan kaçınılmadan, cesaretle bunların yapılması gerektiğini ve Bosna Hersek’in de çevresindeki ülkelerle hareket edip hem NATO’ya hem de AB’ye üyeliğinin gerçekleştirilmesi gerektiğini açıkçası paylaştım. Bu konuda Türkiye olarak her türlü desteği vermeye devam edeceğimizi de söyledim.”
Resmî Karşılama
HEYETTE 100’DEN FAZLA TÜRK İŞ ADAMI
Bosna Hersek’e 100’ün üzerinde Türk yatırımcı ve iş adamıyla geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Bosna Hersek’te yatırım yapılması ve her tarafında Türk girişimcilerin çalışması dileğinde olduklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, Bosna Hersek’te ekim ayında seçim yapılacağını anımsatarak, “Bu seçimlerin başarılı geçmesini ve Bosna Hersek’e iyilikler getirmesini temenni ediyorum” dileğinde bulundu.
BALKANLARIN İSTİKRARI VE TÜRKİYE’NİN KONUMU
Açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin Bosna Hersek’in iç işlerine karıştığı yönündeki iddialar olduğunu hatırlatıp, bu konuda yorumunun sorulması üzerine Türkiye’nin de bir Balkan ülkesi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin, Balkanlarda veya Doğu Avrupa’daki politikasının, güvenlik, istikrar ve bunlar üzerine oturacak olan ekonomik kalkınma ve refah üzerine kurulu olduğunu vurguladı.
Türkiye ile Sırbistan, Hırvatistan ve Bosna Hersek arasında çok önemli diplomatik girişimler ve görüşmelerin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, bu görüşmeleri, ülkeler arasındaki dostluk ve dayanışmayı güçlendirme ve hep beraber Balkanların güvenliği, istikrarı ve zenginleşmesi için çalışma olarak görmek gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti: “Şunun altını özellikle çizmek isterim; Sırbistan, Bosna Hersek, Türkiye, Hırvatistan hepsi bağımsız, ayrı ayrı ülkelerdir. Dolayısıyla hepsinin kendi iç meseleleri ayrıdır. Bunların hepsi ayrı kendi konularıdır. Dolayısıyla Türkiye olarak bizim, herhangi bir ülkenin iç meseleleriyle ilgilenmek gibi bir konumumuz olmaz. Bu ülkelerle dayanışma içinde olmamız ve Balkanlarda bir güven, istikrar ve iş birliği oluşturmak için çaba sarf etmemizin de yanlış anlaşılmaması gerektiğini hatırlatmak isterim.”
MAVİ MARMARA RAPORU
Cumhurbaşkanı Gül, Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıyla ilgili raporun uluslararası komisyona sunulduğunu anımsatan bir başka gazetecinin, “Türkiye’nin, bundan sonrası için, New York’tan nasıl bir beklentisi var?’’ şeklindeki sorusunu ise “Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin direktifiyle kurulan uluslararası böyle bir komitenin, şüphesiz ki bağımsız bir şekilde çalışmalarını bitirmesi, raporunu açıklaması ve gerçekleri ortaya çıkartması...” şeklinde cevapladı.