Slovakya Cumhurbaşkanı Ivan Gaşparoviç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onuruna akşam yemeği verdi.
Slovakya'nın Başarısının Anahtarı: ‘İnanç, Sevgi ve Çalışma'
Cumhurbaşkanı Gül yemekte yaptığı konuşmada, Slovakya'nın, bağımsız bir devlet olarak uluslararası topluma katılmasından bu yana geçen on altı yıl içinde devlet inşa sürecini sağlıklı bir şekilde tamamlayarak örnek bir başarı gösterdiğini belirterek, "Ülkeniz ve halkınızın bu başarısına duyduğumuz derin takdiri yinelemek istiyorum. Değerli Slovak politikacı, diplomat, bilim adamı ve asker Milan Rastislav Štefánik'in de kişisel düsturu olduğu gibi ‘inanç, sevgi ve çalışmanın' Slovakya'nın başarısının anahtarı olduğu şüphesizdir" dedi.
Vatandaşlarının sosyal refahına gerekli özeni göstererek serbest piyasa ekonomisine geçen Slovakya'nın, on altı yılda kaydettiği ekonomik ve sosyal kalkınmanın da dikkat çekici olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Transatlantik kurumlarla hızla bütünleşmiş olması ve seçkin uluslararası örgütler içerisindeki aktif çalışmalarının, Slovakya'nın artan uluslararası görünürlüğünün belirgin işaretleri olduğunu ifade etti.
"Avrupa'da Stratejik Bir Konumu Olan Slovakya İle İlişkilerimize Özel Önem Veriyoruz"
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, Avrupa'nın kalbinde stratejik bir konumu olan Slovakya ile ilişkilerine özel önem verdiğini, bu değerin bir göstergesi olarak ülkemizin, Slovak Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ardından Bratislava'da Büyükelçilik açan ilk ülkelerden biri olduğuna işaret etti.
Cumhurbaşkanı Gül, mükemmel seyreden ikili ilişkilerin, Türkiye ve Slovakya arasındaki iş birliğinin, halkların karşılıklı çıkarına olacak biçimde güçlendirilmesinin bir teminatı olarak değerlendirdiğini söyledi. Gerçekleştirdikleri görüşmelerde ele alınan konularda benzer düşüncelere sahip olduklarını görmekten duyduğu mutluluğu belirten Cumhurbaşkanı Gül, dünya siyasetinde yaşanan gelişmeler karşısında, iki ülke arasındaki dostluk ve iş birliğinin geliştirilmesinin öneminin daha da arttığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Gül, bulunulan coğrafyada, Avrupa Birliği aracılığıyla sürdürülmekte olan Avrupa'nın yeniden inşası sürecinin, çevresi için bir gelişme ve uygarlık modeli teşkil ettiğini, Avrupa'da geçmişin ideolojilerinin yarattığı yapay bölünmelerin ortadan kalkması ve karşılıklı bağımlılığın artması sonucunda devletler arasında daha geniş iş birliği imkânlarının doğduğunu kaydetti.
"Slovakya'nın Desteğini Daha Yüksek Sesle Sürdürmesini Bekliyoruz"
Slovakya'nın Türkiye'nin tam üyelik perspektifi ile sürdürmekte olduğu Avrupa Birliği katılım müzakerelerine verdiği desteğe teşekkürünü yineleyen Cumhurbaşkanı Gül, "İç siyasi mülahazalarla Avrupa Birliği yolunda Türkiye'nin önüne engeller çıkaran, bir başka ifadeyle Avrupa'da yeni bölünmelere yol açmak isteyenlere karşı, Türkiye'nin Avrupa'da eşit haklara sahip bir partner olarak hak ettiği yeri alması için, Slovakya'nın ülkemize desteğini daha yüksek sesle sürdürmesini ve yeni "demir perdeler", yeni "Berlin Duvarları" oluşturmak isteyenlere karşı çıkmasını bekliyoruz" dedi.
"Türkiye ile AB Birleşirse Ortaya Büyük Bir Sinerji Çıkar"
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile Avrupa Birliği'nin birleşmesi halinde ortaya büyük bir sinerji çıkacağını, Türkiye ve Avrupa Birliği'nin coğrafyaları ve tarihlerinin birbirlerine rakip değil, tamamlayıcı olduğunu söyledi. Slovak ulusal uyanışının başladığı 16. yüzyılda, Slovak halkını "Slovaklar" ve topraklarını da "Slovak toprakları" biçiminde ilk olarak tanımlayanlar arasında Türklerin de bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, kültürlerin ayrıştırıcı değil bütünleştirici niteliklerinin öne çıkartılması gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, insanlık kültürünün bütün birikimleriyle sağlıklı bir iletişim kurmuş, çoğulculuğu "ortak yarar" ve "bir arada yaşama ahlakı" ile bütünleştirmiş bir Avrupa hayal ettiğini, böyle bir Avrupa'nın, bütün dünya, insanlık birikimleriyle iç içe geçmiş, harmanlanmış bir insanlık kültürünün parçası olacak bir Avrupa olacağını aktardı.
"Türkiye, Çevresine İstikrar İhraç Edebilen Bir Ülke Durumuna Gelmiştir"
Türkiye'nin, dinamik ekonomisi, genç nüfusu, geniş pazarı, kültürel çeşitliliği, zengin tarihi ve kültürü, kuzeyden güneye, doğudan batıya uzanan boru hatları, benzersiz jeostratejik konumunun beslediği siyasi gücü sayesinde, üye olarak Avrupa Birliği'ne pek çok olumlu katkı yapabileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, bugün artık çevresine istikrar ihraç edebilen, düzen getiren bir ülke durumuna gelmiş olan Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne seçilmesinin ülkemizin konumunun uluslararası alanda da takdir edildiğini ortaya koyduğunu belirtti.