Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Nahçıvan’da gerçekleştirilen Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi’nde bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında, Nahçıvan’ın Türkiye açısından önemine işaret ederek, Nahçıvan bölgesindeki Azerbaycan ile sınırın, Türkiye’nin Türk Cumhuriyetleri ile coğrafi birlikteliğini pekiştiren simgesel bir geçit olduğunu söyledi.
Türkiye’nin, Azerbaycan’ın diğer topraklarından kopuk olması sebebiyle, Nahçıvan ile komşuluk ve kardeşlik ilişkilerinin ötesinde bir kaynaşma içerisinde bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, bu anlayışla Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’e zirvenin Nahçıvan’da düzenlenmesinden dolayı teşekkür etti.
Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri Kurumsallaşıyor
Cumhurbaşkanı Gül, Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveler sürecinin kurumsallaşması için imzalanacak olan Nahçıvan Anlaşması ile tarihî bir adım atılmış olacağını belirterek, “Bir rüyayı gerçekleştiriyoruz ve buna en çok kendisini Türk hisseden insanlar çok sevinecek, memnun olacaklardır” dedi.
“Bağımsız Türk Devletleri Olarak, Karşılıklı Saygı ve Eşitliğe Dayalı Bir İş Birliği Yapmak En Tabii Hakkımızdır”
Türklerin çok büyük bir coğrafyaya yayıldığını ve kendini Türk hisseden milyonlarca insan olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, bu bağımsız devletler arasında karşılıklı saygı ve eşitliğe dayalı bir iş birliği yapmanın tabii bir hak olduğunu vurgulayarak, “Türk hisseden herkes bu heyecanı duyar. Bu beraberlik ve dayanışma hiçbir şeyin alternatifi değildir, herhangi bir yere karşı da değildir. Bundan herhangi bir olumsuz anlam çıkarmaya hiç gerek yoktur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, bu anlaşmanın, gelecek nesiller açısından fevkalade önemli bir miras olduğunu vurgulayarak, “Bununla teşkil edilecek altyapının, ülkelerimizin ve bulunduğumuz coğrafyanın uluslararası siyasette her geçen gün artmakta olan önemini yansıtan bir biçimde gelişip büyüyeceğine ve uluslararası iş birliğine katkı sağlayacağına samimiyetle inanıyorum” dedi.
“21. Yüzyılı, Refahın Hâkim Olduğu Bir Yüzyıl Yapabiliriz”
Cumhurbaşkanı Gül, ulusal kaynaklar ne kadar gelişmiş olursa olsun, ekonomik ve toplumsal kalkınma sağlanmasında ülkelerin tek başlarına başarılı olmalarının mümkün olmadığını belirtti. “21. yüzyılı, savaşların değil barışın, korkunun değil güvenin, haksızlığın değil adaletin, terör ve şiddetin değil huzurun, açlık ve fakirliğin değil refahın hâkim olduğu bir yüzyıl yapabiliriz” diyen Cumhurbaşkanı Gül, bu dünyanın kurulmasına katkı sağlamanın, aynı kültürü ve tarihi paylaşan ülkelerin ortak sorumluluğu ve tarihî görevi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, zirveye katılan ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin kayda değer bir noktaya geldiğini, bununla birlikte, nitelikli insan gücü ve büyük yeraltı – yer üstü kaynakları ile ilişkilerin daha da ileri noktaya götürülme imkânları bulunduğunu kaydetti.
Nahçıvan Anlaşması ile oluşturulan İş Birliği Konseyi ve diğer mekanizmaların hem ülkeler hem de bölgesel ilişkiler açısından önemli bir araç haline geleceğine olan inancını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, “Dünya’daki bu tür kurumsal birliktelikler kendi başlarına birer ağırlık merkezi teşkil etmektedirler. Avrasya coğrafyasında da benzer çok sayıda iş birliği mekanizması bulunmaktadır. Uluslararası ve bölgesel iş birliği örgütleri ve mekanizmaları arasındaki ilişkiler bugün büyük önem kazanmıştır” şeklinde konuştu.
Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi ve TÜRKSOY
Cumhurbaşkanı Gül, yeni oluşturulan mekanizmaların, geçen yıl Ekim ayı içinde İstanbul’da imzalanan anlaşmayla kurulan Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi ve TÜRKSOY ile beraber üye ülkelere çok güçlü bir kurumsal iş birliği altyapısını sunacaklarına inandığını belirtti.
TÜRKSOY konusunda Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in tekliflerini desteklediklerini, bu bağlamda Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in “akademi” fikrini de, çok vizyoner bir fikir olarak gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Gül, bilimsel çalışmanın önemine vurgu yaparak, “Türklerin dünyaya, insanlığa katkıları ile ilgili çok büyük işler olmasına rağmen, bunlar akademik şekilde sınıflandırılıp yazılmadığı için bilinmiyor. O bakımdan bu çalışmayı çok değerli buluyoruz ve bunu da sonuna kadar destekleyeceğiz” dedi.
“Türkiye, AB ile Türk Dünyasının Yakınlaşmasını Sağlayacaktır”
“Bu beraberlik belki ilk aşamada bir ülkü beraberliği olarak görülebilir. Ancak hedefimiz bu beraberliğimizin bölgemizde ve dünyada barışa, güvenliğe ve kalkınmaya destek sağlaması amacıyladır” diyen Cumhurbaşkanı Gül, AB ile bütünleşen Türkiye’nin AB ve Türk Dünyası arasında da yakınlaşma işlevi göreceğini, diğer taraftan da, Avrasya’daki pek çok işbirliği mekanizmasına üye olan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin de Türkiye ve Avrupa’yı Asya ile yakınlaştıracağını sözlerine ekledi.
Enerji Güvenliği
Konuşmasında enerji güvenliği konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Gül, enerji kaynaklarının ve Doğu-Batı nakil hatlarının çeşitlendirilmesinde, zirveye katılan ülkelerin arz ettiği potansiyelin tam anlamıyla kullanılmasında bu birlikteliğin önemli bir rolü olacağını söyledi.
Kardeş Ülkeler Arasındaki İş Birliğinin Toplumsal Boyutu
Cumhurbaşkanı Gül, kardeş ülkeler arasındaki iş birliğinin, siyasi, kültürel ve ekonomik boyutu kadar toplumsal boyutuna da dikkat çekerek, “Halklarımız arasındaki kaynaşmayı güçlendirmek amacıyla büyük kitlelere hitap edebilecek bazı etkinlikler de gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum. Bu çerçevede belirli aralıklarla olimpiyat oyunlarından esinlenerek, geleneksel Türk sporlarının da yer alacağı sportif faaliyetlerin düzenlenmesini değerlendirmelerinize sunmak istiyorum” dedi.
Türk Dış Politikası
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında Türk dış politikasına da değinerek, ülkemizin, bölgesinde, bir barış ve istikrar unsuru olarak mevcudiyetini sürdürmeyi hedeflediğini, Türkiye’nin, son 7 yıl içinde komşularıyla sorunlarını çözüm yoluna koyduğunu ve ilişkilerini son derece iyi bir noktaya getirdiğini söyledi.
“Bölge Sorunlarının Küresel Sonuçları Var”
Bölgedeki sorunların, aynı zamanda küresel sonuçları olan sorunlar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, dünyanın çok önemli olaylarının Türkiye’nin etrafında cereyan ettiğine ve bütün büyük ülkelerin bu konularla yakından ilgilendiğine dikkat çekerek, bu nedenle ülkemizin bölgesinde izlediği yapıcı ve barışçı politikanın, sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel barışa da hizmet ettiğini vurguladı.
“Azerbaycan’ın Toprak Bütünlüğüne Çok Önem Veriyoruz”
Cumhurbaşkanı Gül, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ihtilaf başta olmak üzere, Güney Kafkasya’daki diğer ihtilafların da ülkelerinin toprak bütünlüklerinin korunması temelinde kalıcı çözümlere kavuşturulması zamanının geldiğini belirterek, “Özellikle Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne çok önem veriyoruz. Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarının, bir an önce bu işgalin sona ermesi gerektiğine de inanıyoruz. Bunun için de artık zamanın geldiğine inanıyoruz. Arzu ediyoruz ki, Karabağ sorunu, diyalog yoluyla, konuşarak, diplomasi ile çözülür ve bu şekilde bütün Kafkaslarda barış hâkim olur. Ama bunun şüphesiz ki adımı da işgalin sona ermesiyle gerçekleşecektir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin barış, güvenlik ve istikrar vizyonunun bölgede ve Avrasya coğrafyasında hâkim kılındığı takdirde kronik sorunların kısa sürede çözümlenebileceğini bildirdi.
Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu
Türkiye’nin 2008 Ağustos ayında Gürcistan’da yaşanan kriz sonrasında ortaya koyduğu “Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu” önerisinin, bu yöndeki çabalara önemli katkılarda bulunabileceğini aktaran Cumhurbaşkanı Gül, Irak konusunda ise Türkiye’nin Irak’ta tüm kesimleri kapsayan siyasi diyalog sürecinin devamına ve ulusal uzlaşının tesisine büyük önem verdiğini söyledi.
Filistin-İsrail İhtilafı
Türkiye’nin Filistin-İsrail ihtilafının üzerinde hassasiyetle durduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, “Filistin-İsrail ihtilafının, yan yana barış ve güvenlik içinde var olacak iki devlet temelinde çözüme kavuşturulmasını, bölge ve dünya barışının vazgeçilmez bir şartı olarak görüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin, İran’ın uluslararası toplumu uzun zamandır meşgul eden nükleer programı üzerindeki anlaşmazlığın, diyalog yoluyla çözümlenmesi taraftarı olduğunu ve bu konudaki çabaları desteklediğini belirtti.
“Ada’da Kapsamlı Çözüm Çabalarını Destekliyoruz”
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Ada’da kapsamlı bir çözüm bulunmasına yönelik çabaları desteklediğini, mevcut müzakere sürecinde tüm tarafların yapıcı davranmaları halinde 2009 yılı sonuna kadar kapsamlı çözüme ulaşılmasın da mümkün olduğunu belirterek, “Ada’da aslında 2004 yılında bu sağlanabilirdi. Bu konuda Türkiye, Birleşmiş Milletler programını destekledi ama maalesef gerçekleşmedi. Ümit ediyorum ki şimdi bu müzakereler neticelenir. Çünkü oradaki Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin izolasyon altında kalmalarına herhalde hiçbir Türk’ün gönlü razı olmaz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin dünyanın çeşitli bölgelerinde BM, NATO, AB ve AGİT şemsiyesi altındaki barışı koruma faaliyetlerine de etkin katılım sağlamaya devam ettiğine de işaret etti.
İSEDAK’ın 25. Kuruluş Yıl Dönümü’nün, 5-9 Kasım 2009 tarihlerinde İstanbul’da kutlanacağını hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, devlet başkanlarına söz konusu zirveye yönelik davetini yineledi.
Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi Sona Erdi
Zirvede, katılımcı devletler arasında iş birliğinin kurumsallaşmasını öngören Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin kurulmasına dair Nahçıvan Anlaşması imzalandı.
İmza töreninin ardından zirveye katılan liderler, Duzdağı Sanatoryumunu gezdiler ve birlikte öğle yemeği yediler.
TÜRKSOY Nedir?
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye ve Türkmenistan`ın kültür bakanları, 1992 yılında İstanbul ve Bakü’de bir araya gelerek kültürel işbirliği yapmayı kararlaştırdılar. 12 Temmuz 1993 tarihinde Almatı’da yaptıkları toplantıda da “TÜRKSOY’un Kuruluşu ve Faaliyet İlkeleri Hakkında Anlaşma”yı imzalamak suretiyle Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi’ni (TÜRKSOY) kurdular.
TÜRKSOY, Türk dili konuşan ülkelerin kültür ve sanat alanlarında işbirliğini sağlayan, üye ülkelerin yönetimine, iç ve dış politikalarına karışmayan uluslararası bir teşkilattır. TÜRKSOY teşkilatının ev sahibi ülkesi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Resmi dili Türkçe, yönetim merkezi Ankara`da yerleşiktir.