Değerli Basın Mensupları,
Yakından takip ettiğiniz gibi uzun bir aradan sonra Kırklareli’ne Cumhurbaşkanı ziyaretini gerçekleştiriyor olmaktan ayrıca büyük bir memnuniyet duyuyorum. Tabii ki bütün illere yaptığım ziyaretlerde nihayetinde Cumhurbaşkanları bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını temsil ettiği için her zaman bir heyecan olur. Burada da bu heyecanı gördüm. Ama uzun yıllardan sonra buraya bir Cumhurbaşkanı ziyareti olması, gördüğüm kadarıyla ayrı bir ilgi çekiyor.
Daha önce çeşitli vesilelerle geldiğim bu güzel ilinize, bugün Cumhurbaşkanı ziyareti gerçekleştirirken önce tabii ki Vilayeti ziyaret ediyorum. Sonra Belediye Başkanınızı Belediye’de ziyaret edeceğim. Sonra Üniversite’yi ziyaret edeceğim. Ama bugün burada ayrıca bir sancak merasimimiz olacak ve bu vesile ile Genelkurmay Başkanımız, Kara Kuvvetleri Komutanımız, onlar da gelecekler. Dolayısıyla Kırklareli’nde bugün olağanüstü bir günü hep beraber yaşayacağız.
Burası Türkiyemizin en güzel illerinden birisi. Trakya’da, Avrupa kıtasında bir Rumeli şehrimizdir. Bütün kültürüyle, yapısıyla, sosyolojik gerçekleriyle bize Rumeli kültürünü yaşatan bu şehrimizin şüphesiz ki başka vasıfları da vardır. Sanayide Trakya ne kadar cazip biliyorsunuz. Tekirdağ, Kırklareli, Lüleburgaz, bütün buralar giderek hep daha büyük yatırım almakta, Hükümetimiz hep buralara yatırımları teşvik etmekte ve bu çerçevede sanayi tesisleri de hep faaliyet halindedir. Türkiye’nin en büyük cam fabrikaları, Türkiye’nin ilk şeker fabrikası, ilaç fabrikaları, bütün bunlar buranın kıymetini ayrıca artırmaktadır. Tabii ki tarımda buranın verimliliğini; verimli, bereketli topraklarını unutamayız.
Ayrıca buranın doğal güzellikleri, özellikle İğneada Longoz Ormanları, maalesef fırsat olmadı, o güzel doğasının içerisinde bulunamadık açıkçası. İnsan buralarda serbest birkaç gün geçirmek muhakkak ki çok arzu eder. Sadece Kırklareli, Tekirdağ’a, Türkiye’ye ait değil, bütün insanlığa ait güzel yerler buralar. Bu açıdan çok sayıda turistin geldiğini öğrenmekten de ayrıca memnuniyet duyuyorum.
Bugün, çok methini duydum, çok ününü duydum gerçekten. Her bakımdan zenginliği, görüntüsü, güzelliği, her bakımdan çok cazip, çok güzel bir yer. Çok sayıda turist akınına başladığını görmekten de ayrıca çok mutlu oldum.
Bugün gün boyu burada olacağız. Sizlerle beraber olacağız. Bir kez daha bütün vatandaşlarıma, hemşehrilerime hep muhabbetlerimi sunuyorum. Ve sizlerle birlikte olmaktan da büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kırklareli Valiliği’ni ziyareti sırasında basın mensuplarının Irak, Musul, Mısır ve Cumhurbaşkanı seçimi süreci ile ilgili sorularını cevapladı.
Cumhurbaşkanı Gül: Öncelikle bölgemizde; özellikle Irak’ta ve Suriye’deki gelişmeler hepimizi tabii ki çok üzüyor. Çünkü orada çok büyük acılar ve büyük yıkımlar söz konusu. Büyük boşluklar vakum oluşturulunca da tabii ki radikal örgütler, bunlar terör örgütüne kadar uzanan boylarıyla bölgede maalesef yerini almış vaziyette. Ve giderek bu mezhep, iç kavga, iç savaş şekline de dönüşmeye başlamakta. Bunlar çok üzücü şeyler. Hele hele komşumuz olan ve nüfusu Müslüman olan bir ülkede, bazı açılardan akrabamız olan topluluklar; Türkmenler başta olmak üzere, Kürtler, hepsi bizim akrabamızdır. Orada olup bitenlere baktığımızda tabii ki çok üzülüyoruz böyle bir durumun ortaya çıkmaması için Türkiye olarak vaktiyle çok ikazlarda bulunduk ve çalışmalarda bulunduk. Ama maalesef bugün büyük bir karmaşa ve birbiriyle çarpışan gruplar var. Kimin kim olduğu artık bilinmeyecek şekilde. O açıdan büyük bir dikkatle yaklaşmak gerekiyor. Birinci önceliğimiz, bölgeyi ve Türkiye’yi bütün bu sıcak gelişmelerden korumak ve bunların dışında tutmaktır. Orada bir ateş olunca burada komşularını ısıtıyor. Dolayısıyla güvenlik problemleri çıkartıyor, başka problemler çıkıyor. Bütün önceliğimiz önce ülkemizin güvenliğini sağlamak ve oradaki bu olumsuz, kötü gelişmeleri Türkiye’ye yansıtmamaktır. Bunun için uğraşılıyor. Bununla ilgili bütün tedbirler alınıyor; emniyet ve istihbarat güçleri, tabii ki siyasi diplomatlar, Dışişleri, herkes yoğun bir çalışma içerisinde ve söylediğim çerçeve içerisinde de hareket ediliyor. Şüphesiz ki zaman zaman terör örgütleri; radikal örgütler ortaya çıkıyor. Bütün bunlarla uğraşmak ve bunların yayılmasını önlemek sadece bizim değil herkesin, bütün uluslararası camianın görevidir.
Mısır ve Türkiye tarih boyunca birbirinin dostu olan ülkelerdir. Akdeniz’in iki kıyısındayız. Adeta bir elmanın iki yarısı gibi deriz biz. Maalesef Mısır’da olup bitenler hep üzücü olmuştur. Çok sayıda insanın şu anda hapishanelerde olması, orada seçilmiş hükümetlerin maalesef bir darbeyle görevlerinin sona ermesi. Bütün bunlar maalesef Mısır gibi dost bir ülkede yaşandı. Ama şüphesiz ki bunların böyle devam etmemesi gerekir. Ve hatırlarsanız işte 20-30 yıl önce bizim memleketimizde de oldu ve en kısa süre içerisinde demokrasiye geçmeyi Türkiye olarak zayiatsız bir şekilde becerdik. Kardeş Mısır’ın da en kısa zamanda gerçek anlamda bir demokrasiye geçmesini arzu ederiz. Bu konuda yardımcı olmak herkesin tabii ki görevidir. Bu çerçeve içerisinde Mısırda şu anda siyasi tutkuluların bir an önce bu hallerinin sona ermesi ve bir an önce onların hayata katılması normalleşme sürecinin hızlandırılmasını isteriz. Biz bunu teşvik ediyoruz. Mısır halkıyla Türk halkı daima kardeştir ve bu kardeşliği de güçlü bir şekilde devam edecektir.
Diğer konularla ilgili dün konuştum sorduğun konularla ilgili. Bunlar aramızda istişare tabii ki edeceğiz ve hep beraber neler yapacağımızı göreceksiniz.
Burada bir kez daha altını çizmek isterim. Irak’taki gelişmelerden bahsederken önce şüphesiz ki Musul’daki başkonsolosluk görevlilerimizi sağ salim Türkiye’ye getirmek için devlet görevlileri, herkes gece gündüz teyakkuz halinde ve her türlü çalışma yapılıyor. Bundan emin olunmasını isterim. Bizim birinci önceliğimiz tabii ki budur. Bunun bilinmesini istiyorum. Tabii ki diğer çok önemli bir öncelik de şu anda iki ateş arasında kalan oradaki Türkmen kardeşlerimizin durumudur. Türkiye daima dışarıdaki soydaşlarının geleceğini kendisine dert edinir. Ve daima dışardaki soydaşlarının güvenliğini mutluluğunu düşünür ve bunun için de elinden gelen her şeyi yapar. Şüphesiz ki Irak’taki Türkmenler Irak devletinin en sadık vatandaşlarıdır. Ama bizlerin de akrabalarımız ve soydaşlarımızdır. Onların iki ateş arasında kalıp zarar görmelerini hiçbir zaman istemeyiz; bunun böyle olmaması için de Türkiye olarak tabii ki elimizden geleni yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Bunun da bilinmesini istiyorum.